"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Ben ölürsem, bu memleket felakete gider.

Unknown | 15:16 | 2 yorum

Atatürk ve İsmet İnönü

  Buraya yazacaklarım; Atatürk'ün sürücülüğünü (şoför) yaptığını savunan bir kişinin savlarıdır (iddia).

  Öylesine özel bilgiler ki, paylaşmak gereği gördüm. Bana göre, bu kişi; gerçekten, Atatürk'ün sürücüsü olsun ya da olmasın, söylediklerinin tamamen gerçek olduğuna inanıyorum.

  '' Mustafa Kemal Atatürk’ün 10 yıl şoförlüğünü yapan Seyfettin Yağız, yakın tarihi sarsacak anılarla ortaya çıktı. 
  -  ''Atatürk, İnönü’yü hiç sevmezdi.'' 
diyen Yağız; yaşadıklarını, gördüklerini anlattı. 
Atatürk’ün şoförü Seyfettin Yağız ile dünden bu güne, Tercüman Gazetesi muhabiri Nide Eryılmaz konuştu: 
UŞAKLIĞI ÖĞRETEMEDİM: Savarona yatında Ürdün Kralı Abdullah’ın üstüne kahve döken benim. Kral, "Yazık, etrafınızda terbiyeli kimse kalmamış" deyince, Ata’nın cevabı şu oldu: Ben bu milleti her şeye alıştırdım ama uşaklığa alıştıramadım.

ATATÜRK 10 KASIM’DA ÖLMEDİ: Gazi yatağa düşünce İnönü’ye, "Paşam Atatürk çok hasta gel." diye dört kez bilgi yolladım. Gelmedi. 
"Geleyim de beni öldürsün değil mi?" dedi. Atatürk, 10 Kasım’da ölmedi. İnönü gizledi. Şimdi bana: "Tarihi şaşırtıyorsun." derler. Ama doğru.

İSMET PAŞA’YI HİÇ SEVMEZDİ: Atatürk’ün en çok sevdiği insanlar Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak’tı. Hiç sevmediği kimse ise İsmet Paşa idi. İnönü ile aralarının açılmasının üç sebebi vardır. Biri İzmir suikasti, ikincisi Serbest Fırka olayı. Üçüncüsü Nuri Conker.

İZMİR SUİKASTI VE KARABEKİR: Kazım Karabekir’in suikasttan haberi yoktu. Ziya Hurşit Issız bir yerde bombayı atacaktı. Vali Kazım Paşa (Dirik) istihbarat almış. "Gelmeyin paşam" diye telgraf çekti. Bunun üzerine Atatürk "Sür kocaoğlan" dedi. Tam gaz İzmir’e girdik.

4 BİN ASKERLE ROMA’YA GİRERİM: Mussolini bizden İzmir’i istiyordu. Rodos’a 40 bin asker yığmıştı. İtalyan Sefiri Povli Çankaya’ya geldi. Atatürk sefire, "Söyle o koca herife; o 40 bin askerle İzmir’i alamaz ama ben 4 bin Mehmetcikle Roma’ya girerim" diye cevap verdi.

KADININ ÜSTÜ ARANMAZ: 35 yaşlarında bir kadın geldi. Ben üstünü aramaya kalkınca Atatürk kızdı. "Kadın aranmaz" dedi. Kadın kulağına bir şey söyleyip gittikten sonra İsmet Paşa’yı çağırttı. "O kambur Kemal’e söyle (İnönü’nün abisi) aklını başını toplasın. İzmir’e gider kamburunu düzeltirim" dedi.

Atatürk’ün şoförü olduğu belirtilen ve kendisiyle yüzlerce kez söyleşi yapılan Seyfettin Yağız ile, bir de ben konuştum. Konuşmamız, dede-torun havası içinde geçti. Sanki söyleşmedik de, eskileri andık. 
Atatürk’ün şoförü Seyfettin Bey, bugün 100 yaşında. Anlattıkları Atatürk ile ilgili gizli kalmış tüm bilgileri ortaya seriyor. 
Atatürk’ün ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile yaşamı boyunca aralarının açık olduğunu ve bunun nedenlerini açıklıyor. Bilinen bir çok tarihi gerçeklerin küçük ayrımlar taşıdığını anlatıyor. Ancak bu anlatım, o olayın bilinen yönünü değiştiriyor. 
Seyfettin Bey, Atatürk’ün, 10 Kasım’dan önce öldüğünü; bunu, İsmet İnönü’nün sakladığını öne sürüyor. Atatürk’ün, İtalyan elçisine verdiği yanıt ise oldukça ilginç. 
Kimi zaman, Atatürk bir şoför - amir ilişkisini de geçerek dost masaları kurduklarını söyleyen Seyfettin Yağız’ın en ilginç anısı ise: 
 "Ben bu millete uşaklık yapmayı öğretemedim." sözüyle ilgili. İşte Seyfettin beyin anlatımıyla o ünlü olay. 
"Ürdün Kıralı Abdullah ile Sayonora yatındayız. Kahveyi götürmesi için garson aradık, bulamadık. Ben, kahveyi götürmek için Atatürk’ten izin aldım. Kahveyi götürürken ayağım takıldı. Kahveyle birlikte kıralın üstüne düştüm. Bana hiçbir şey demedi.
Sonra, Arapça: ’Yazık! Atatürk’ün çevresinde eğitimli kimse kalmadı.’ demiş. Bunun üzerine, Atatürk: ’Ben Türk milletine her şeyi alıştırdım ama uşaklığa alıştıramadım.’ dedi." 
4 bin askerle Roma’ya girerim Elbette, Seyfettin Bey'in, Atatürk’ün şoförü olduğu gerçeğini kabul edersek, bugünlerde 100 yaşında. O nedenle anlattığı bir çok olayın doğruluğu tartışılır. Ancak bu yaştaki bir kişinin bu kadar olayı hatırlayabilmesi oldukça ilginç. Ve düş acununu bu kadar çalıştırabilmesi ise olanaksız.
Seyfettin Bey, İtalyan elçisi ile Atatürk arasında, İtalyanca çevirmenlik de yapmış. Konuşulanların bir kısmını çok iyi bir İtalyanca ile anlattı: 
 "Mussoloni bütün acuna meydan okuyordu. Rodos adasına 40 bin asker yığmış. İzmir’i istiyor bizden. İtalyan elçisi Povli, Atatürk’ün yanına geldi. Atatürk gece adamıydı.
Ben onunla sabaha kadar beraberdim. Bana: ’Sor bakalım niye geldi?’ dedi.  
O da: 
 ’Eğer 4 ay içinde İzmir’i bize vermezsen, zorla alacağız.’ diye yanıt verdi.
Atatürk, ’Ben yarın cevap vereceğim.’ dedi.  
Ben İtalyan sefirine:  
 ’Yarın sabah 9’da gel. Atatürk cevabını o zaman verecek’ dedim.
  
Ayakkabısını giydiren ben, çorabını giydiren ben. Yemeğini yapan ben. İtalyan elçisi ertesi gün sabah 9’u çeyrek geçe geldi. Atatürk işaret parmağını kaldırarak İtalyan sefirine: 
 ’Söyle o koca herife, o 40 bin askerle İzmir’i alamaz ama ben 4 bin Mehmetcik'le Roma’ya girerim.’  
Anlattıklarıyla beni şaşırtan Seyfettin Yağız’ın bundan sonra okuyacağınız anıları dudak uçuklatacak türden. Bu yüzden noktasına virgülüne dokunmadan tarihçilerin bilgisine sunuyorum. 
İzmir suikastının iç yüzü
"Bunlar o vakit Kazım Karabekir’in evinde toplanıyorlar. Başlarında Ziya Hurşit var. Kazım Karabekir’in Atatürk’e suikast yapıldığından haberi yok. Onun için evini açıyor. İstiklal Mahkemesi Başkanı ve onun yaveri Ali Kılıç, Hüsnü Bey, Avni Bey, Nüri Bey. Bunlar itiraf etti. Kazım Karabekir ’in evinde toplandık dediler. Atatürk ile Kazım Karabekir ’i düşman etmek için. Atatürk bunun üzerine Karabekir’i Moda ’da bir eve hapsetti. İdam ettirmedi. Kazım bey orada sürekli kitap yazdı." 
"Marif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Necati Bey vardı. Atatürk onu çok severdi. Necati bey ölünce İsmet paşa, Atatürk’e danışmadan Adnan Kotan’ı maarif vekili yaptı. Birgün Dolmabahçe Sarayı’ndayız. İri yarı şişman bir adam elinde tavuk, oturuyor. Atatürk dedi ki, ’Git bak bakalım bu adam kim?’ Bende adamın yanına gidip, ’Beyefendi siz kimsiniz’ diye sordum. Beni azarladı. Bak dedim beni azarlama. O zaman onu masaya çağırdılar. Atatürk ona, ’Marif vekili olmak için ne lazım’ diye sordu. Adnan bey de, ’Efendim talebeler olmaz ama.....’ Atatürk ona imza attırdı. Onu meclise sokmadı. İsmet Paşa geceleyin geldiğinde şövalye kılıcıyla, ’Paşam paşam ben başvekil olmak istiyorum’ dedi. Atatürk de onu halef yaptı. Celal Bayar’ı da selef yaptı.

Paşam Atatürk hasta "Atatürk hastalanıp yatağa düştüğünde İsmet Paşa ’ya haber verdim. ’Paşam Atatürk çok hasta gel.’ Gelmedi, ’Geleyim de beni öldürsün değil mi?’ dedi. Araları maarif vekili Adnan Kotan yüzünden bozuktu. Bir de son zamanlarda İsmet Paşa, Atatürk’e karşı tavır aldı. Şapkasını çıkarmamaya başladı. Karşısında ayak ayak üstüne attı. 4 defa çağırdım gelmedi. 
Bir de Serbet Fırka vardı. Bu olaydan sonra tamamen araları açıldı." Kadının üstü aranmaz "Atatürk en çok kuru fasulyeyi ve nohutu severdi. Et yemezdi. Sakız leblebisiyle rakı içerdi. Yenice sigarası içerdi. Bana da kocaoğlan derdi. Bir gün ’Kocaoğlan ben ölürsem bu memleket felakete gider. Bu sağır (İsmet Paşa’ya sağır derdi) memleketi yok edecek’ dedi. Birgün karşılıklı rakı içiyoruz. Bir kadın geldi 35 yaşlarında. Ben üstünü aramaya kalktım Atatürk kızdı, ’Kadın aranmaz’ dedi. Kadın Atatürk’ün kulağına birşey söyledi ve gitti. O gittikten sonra Atatürk, ’O sağırı bul, hemen yanıma gelsin.’ İsmet Paşa geldi. ’İzmir’de bir kambur Kemal varmış. (Kambur Kemal de İsmet Paşa’nın abisi.)Söyle o Kambur Kemal’e aklını başına toplasın. Gider o kamburunu düzeltirim’ diye konuştu. 
Taşı toprağı altın memleket 
"Birine kızdığı vakit katiyyen yüzüne vurmazdı. Birgün İngiltere Kralı Edward geldi. Dolmabahçe Sarayı’ndan içeri girerken ayağı kaydı düştü. Benden mendil istedi. Atatürk bana, "Söyle o krala burası Türkiye. Taşı toprağı altın gibi tertemizdir . Mendil istemez" dedi. 
İnönü’yü sevmemesi için 3 neden: 
"Atatürk’ün en çok sevdiği insan Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak ’dı. Hiç sevmediği kimse ise İsmet Paşa idi. İsmet Paşa ile aralarının bozuk olmasının sebebi, üç şeye dayanıyor. Birincisi İzmir suikastı, ikincisi serbest Fırka. Üçüncüsü Nuri Conker. 
İzmir suikastını düzenleyen kimdi?

"Kazım Karabekir ’in suikastten haberi yoktu. Ziya Hurşit, Avni bey, Nuri Bey, Sait bey ve Rüştü bey. Biz izmir’e giderken güzergah belli. Isısız bir yerde bombayı atacaklar ve Atatürk’ü öldürecekler. Fakat İzmir Valisi Kazım Paşa haber alıyor ve Atatürk’e telgraf çekiyor. Biz de Atatürk ile İzmir’e doğru hareket ediyoruz. Telgraf geldi ’Paşam İzmir’e gelmeyin.’ Bunun üzerine Atatürk, ’Sür Kocaoğlan İzmir’e’ dedi. Tam gaz İzmir’e girdik.î Ata ’nın ölümünü gizledi "Onu çok özlüyorum. O olsaydı ben buralarda olur muydum? Atatürk 10 Kasım’da ölmedi. Söylersem tarihi şaşırtıyorsun diyorlar. Atatürk öldükten sonra beni Dolmabahçe’ye kapattılar. Dışarı çıkmamı istemediler."

    Dipçe: Seyfettin Yağız'la ilgili, İstanbul Valiliği konuya açıklık getirmiş. İlgili yazıyı bu bağlantıdan okuyabilirsiniz.

   Benim görüşüm: Seyfettin Yağız'a inanıp inanmamak size kalmış. Ben söylenilenlere inanıyorum; çünkü, bu sözleri, Atatürk'ün yakınında bulunan yakın arkadaşları da, anılarında yazmışlardı.

Category: , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

2 yorum:

  1. Güzel makale elinize sağlık istemede beklerim http://tarihvekomplo.blogspot.com.tr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sağ ol Veysel. Senin siten de çok yararlı bilgiler içeriyor. Yüreğine ve eline sağlık. Başarılar dilerim. Ülkemiz çok çetin günlerden geçiyor. Birliğe gereksinimimiz var.

      Sil