"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Tüm bunlar olurken; sen ne yaptın?

Unknown | 22:22 | 0 yorum

Türk'süz Anayasa
  
  Öz eleştiri yapabilenlerin yüreğine sesleniyorum.

  Türk Bayrağı’nın yakılmasına; göklerden - direklerden indirilmesine tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Son 10 yılda gerçekleşen; on bin seksen olayda, 818 askerini şehit verirken tepki gösterdin mi?


  Hayır!

  Türklüğün, Anayasa’dan çıkarılmak istenmesine tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Devlet nişanından, devlet kurumlarından; Türkiye Cumhuriyeti ön adının kaldırılmasına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Andımızın kaldırılmasına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Atatürk heykellerinin parçalanmasına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  23 Nisan, 19 Mayıs gibi ulusal bayramlarımızın kaldırılmasına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Atalarımızın canıyla, kanıyla savunduğu bu ülkenin topraklarının; karış karış, özelleştirme adı altında satılmasına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Soma'da ki madende gerçekleşen acıklı olaya (facia) tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Doğanın göz göre göre yok edilişine; HES'lere tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Kaçak Saray'a tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Kuzey Irak’ta ki, Türkmenler'in (Türkler); Doğu Türkistan'da ki, Türkler'in acımasızca öldürülmelerine tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Süleyman Şah Türbesi’nden kaçılmasına; toprak yitimine tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  Ülkenin parçalanma tasarılarına; BOP eş başkanlığına tepki gösterdin mi?

  Hayır!

  
  Peki, neye tepki gösterdin?

  Demek: Türk Ulusu'nun yok edilmesi, Türk bayrağının yakılması, Atatürk heykellerinin parçalanması, And'ımızın ve ulusal bayramlarımızın kaldırılması, seni pek de ilgilendirmiyor.


  Bak, sana bir öykü anlatacağım:

  Cengiz Aytmatov’u bilirsin. Kırgız Türk’ü. Türk birliğinin yılmaz savunucusu. Acun yazınına (Dünya edebiyatı) armağan ettiğimiz Lenin ödüllü usta bir yazaç (kalem). 1980 yılında yazdığı bir romanı var: ''Gün Olur Asra Bedel''

  Okudun mu?

  Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır. Bunu, Mankurt Efsanesi'ne dayandırır.

  Şöyle anlatayım:

  Juan-Juan adlı ilkel bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler durumuna getirmek için, belleklerini silerek mankurtlaştırırmış. 

  Bir kişiyi, mankurtlaştırmak istediklerinde:

  - Tutsak kişinin saçlarını iyice kazırlar.

  - Başına, devenin boyun derisini gerdirerek geçirirler.

  - Başını yerlere vurmasın diye, tutsağı bir kütüğe bağlarlar.

  - Yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye, elleri ve ayakları bağlı olarak, ıssız bir yerde, sıcak güneş altında, dört - beş gün aç susuz bırakırlar.

  - Sıcağın etkisiyle, deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi başı sıkıştırıyor.

  - Deve derisinin, artık, baş derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla birlikte, kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor.

  - Ama, deri, başa o kadar yapışıyor ki; zaten sert olan deve derisi, sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasını sürdüremiyor.

  - Bu nedenle, saçlar, başın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor.

  - Sıcaktan büzüşen deve derisinin, baştasına yaptığı baskı ve başının içinde ters yönde uzayan saçların; baştasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle birlikte tutsak büyük acılar çekiyor.

  - Beşinci günün sonunda, tutsakların çoğu ölüyor.

  - Sağ kalan tutsaklar, zamanla kendine geliyor; yiyip içerek güçlerini topluyorlar.

  - Ama, o, artık bir insan değildir.

  Ölünceye kadar, geçmişini anımsamayan bir “mankurt”olmuştur artık. Belleği yoktur.

  Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini; anasını, babasını ve çocukluğunu bilmez duruma geliyor. Düşünememektedir. İnsan olduğunu anlayamaz. Ağzı vardır, dili yoktur; kaçmayı bile düşünmeyen, hiç bir tehlikesi olmayan bir köledir yalnızca.

  Bilinci, benliği olmadığı için; yalnızca, efendisine boyun eğen bir köle.

  Evet. Mankurt için önemli olan tek şey, efendisinin buyruklarını yerine getirmektir.

  Us (akıl) yoksunluğunu gösteren “mankurtlaşış” artık bir kavram olarak kullanılmaktadır. Türkeli'nde (Anadolu) mankafa derler.

  Kim bilir? Belki de, Cengiz Aytmatov,  Bozkurtlar'ı ( Türkler) uyarmak istemektedir. 



    Dipçe:  Bu yazıda, Mustafa Fıstıkçı'nın yazısından yararlandım. Mustafa Bey, yazsını, Milliyetçiler'e (MHP'liler) özel olarak yazmıştır. 

  Bana göre, onun yazısı, yalnızca MHP'lileri değil, tüm yurttaşlarımızı ilgilendirdiği için, yazı da değişiklikler yaptım. 

  Mustafa Bey'in özgün yazısını aşağıya ekliyorum.

  Bozkurt mu? Mankurt mu?

  Türk Bayrağı’nın yakılmasını, göklerden/direklerden indirilmesini protesto ettin mi?Hayır!..Türk kimliğinin-kavramının Anayasa’dan çıkarılmak istenmesini protesto ettin mi?Hayır!..Devlet nişanından, devlet kurumlarından Türkiye Cumhuriyetiibaresi kaldırılmasını protesto ettin mi?Hayır!..Andımızın kaldırılmasını protesto ettin mi?Hayır!..Atatürk heykellerinin parçalanmasını protesto ettin mi?Hayır!..23 Nisan, 19 Mayıs milli bayramlarının kaldırılmasını protesto ettin mi?Hayır!..Bu ülkenin parsel parsel özelleştirme adı altında satılmasını protesto ettin mi?Hayır!..Soma katliamını protesto ettin mi?Hayır!..Doğa katliamlarını protesto ettin mi?Hayır!…Kaçak Sarayı protesto ettin mi?Hayır!..Kuzey Irak’ta Türkmenlerin katledilmesini protesto ettin mi?Hayır!..Süleyman Şah Türbesi’nden kaçılmasını protesto ettin mi?Hayır!..Ülkenin parçalanma projelerini protesto ettin mi?Hayır!…Peki neyi protesto ettin?Sadece… Bu ülkenin yüz akı sanatçısı Bedri Baykam‘ı protesto ettin..!Beyoğlu Piramid Sanat Galerisi’nde Almanya, Fransa, Japonya ve ABD’den sanatçıların eserlerinin de yer aldığı “Çırılçıplak” başlıklı sergiyi “ahlaki değerlere”aykırı bulup Taksim‘e sokağa çıktın!“Bizler; Türk Milliyetçileri, Türk İslam Ülkücüleri, Türk milletinin ahlak değerleri ile ters düşen ve sanat adı altında perdelenmek istenen bu çirkin sergiyi kabul edemeyiz.”Demek:Türk kavramının yok edilmesi, Türk bayrağının yakılması, Atatürk heykelinin parçalanması, Andımız’ın- ulusal bayramlarımızın kaldırılması, “ahlaki değerlere” uygunmuş ki sesin çıkmadı!..Ey benim MHP’li kardeşim…Türklüğü sadece “bacak arasına” indirgediğinin farkında değil misin!..Bak sana ne anlatacağım..? Kimin ahlakı? Bu yazacaklarımı MHP’nin “parti okulu“nda bulamazsın.Unutturdular sana çünkü…Gagavuz Türk‘ü, Hıristiyan’dır.Yunanistan’daki Karaman Türk’ü de, Hıristiyan’dır.Karaim ya da Hazar Türk’ü, Yahudi‘dir…Altaylar, Tengrici’dir.Saha-Yakut Türkleri Şaman‘dır.Uygur Türk‘ünün kimi Budist’tir.Azeri Türk’ü ya da İran Türk’ü Şii‘dir.Anadolu Türkmen‘i Alevi’dir.Ne sandın?“Türk milliyetçisi” denilince aklına sadece Müslüman Sünni mi geliyor?“Türk milliyetçiyiz” diyerek kimin ahlakını kime dayatıyorsun?Bak kardeşim!Dünyada ilk “Türk Derneği”, Macaristan-Budapeşte’de 1908 yılında açıldı. Üniversitelerde ilk Türkoloji kürsüsü 1870 yılında Budapeşte’de kuruldu.Macar Türklerini bilir misin? Turan fikrinin nereden doğduğunu sanıyorsun?Bugün…Sadece Devlet Bahçeli‘yi bilmekle olmaz Gabor Vona‘yı da bileceksin!Hâlâ Necip Fazıl mı okuyorsun; oysa Attila Jozsef‘i okumalısın!Hadi Yusuf Akçura’yı, Sultan Galiyev’i bildiğini düşüneyim; Turar Rıskulov‘u ya daEthem Nejat‘ı bilir misin?Sahiden “sağ” nedir, “sol” nedir hiç kafa yordun mu?Tarihindeki Türk milliyetçi hareketler sömürgeciliğe karşı çıkarken, senin neoliberalizme/ vahşi kapatilizme karşı neden hiç sesin çıkmıyor?Evet sen kardeşim!..“Türk milliyetçileri” adını kullanarak kimin ahlakını dayatıyorsun?Kızma bana…Bak sana bir Türk efsanesini hatırlatayım. Aytmatov uyarısı Cengiz Aytmatov’u bilirsin.Kırgız Türk’ü…Türk birliğinin yılmaz savunucusu.Dünya edebiyatına armağan ettiğimiz Lenin ödüllü usta bir kalem…1980 yılında yazdığı bir romanı var: “Gün Olur Asra Bedel”Okudun mu? Kişinin, öz köküne yabancılaşmasını anlatır. Bunu Türk “Mankurt Efsanesi”ne dayandırır. Şöyle….Juan-Juan adlı barbar bir toplum, tutsak ettiği kişileri işe yarar köleler haline getirmek için belleklerini silerek “mankurt” haline getirirmiş..!Bir insanı “mankurt” yapmak istediklerinde bak ne yaparlar:- Tutsak kişinin saçları iyice kazınıyor,- Kafasına devenin boyun derisi gerdirilerek geçiriliyor,- Tutsak başını yerlere vurmasın diye bir kütüğe bağlanıyor,- Yürek parçalayan çığlıkları duyulmasın diye elleri ayakları bağlı olarak ıssız bir yerde sıcak güneş altında dört beş gün aç susuz bırakılıyor,- Sıcağın etkisiyle deve derisi büzülüyor ve bir mengene gibi kafayı sıkıştırıyor,- Deve derisinin artık kafa derisiyle bütünleşmeye başlamasıyla kazınan saçlar yeniden uzamaya başlıyor,- Fakat, deri kafaya o kadar yapışıyor ki, zaten sert olan deve derisi sıcağın etkisiyle iyice sertleşiyor ve uzayan saçlar deriyi delip uzamasına devam edemiyor,- Bu nedenle saçlar kafanın dışı yönünde değil, içine doğru uzamaya başlıyor,- Sıcaktan büzüşen deve derisinin kafatasına yaptığı baskı ve kafanın içinde ters yönde uzayan saçların kafatasını delip, beyne doğru ilerlemesiyle tutsak büyük acılar çekiyor,- Beşinci günün sonunda tutsakların çoğu ölüyor,- Sağ kalan tutsak zamanla kendine geliyor; yiyip içerek gücünü toparlıyor.- Ama o artık bir insan değildir; ölünceye kadar geçmişini hatırlamayan “mankurt”olmuştur. Artık hafızası yoktur…Kim olduğunu, hangi soydan geldiğini, anasını, babasını ve çocukluğunu bilmez hale geliyor.Düşünememektedir…İnsan olduğunun farkında değildir. Ağzı vardır, dili yoktur; kaçmayı dahi düşünmeyen, hiçbir tehlike arz etmeyen bir köledir sadece.Bilinci, benliği olmadığı için, sadece efendisine boyun eğen bir köle…Evet… Mankurt, için önemli olan tek şey efendisinin emirlerini yerine getirmektir…Hikaye budur…Akıl yoksunluğunu ifade eden “mankurtlaşma” artık bir kavram olarak kullanılmaktadır.Anadolu’da “mankafa” derler!..Kimbilir…Belki de…Cengiz Aytmatov “Bozkurtları” uyarmak istemektedir…Anlayana…Bir kardeş mektubudur bu…

 Mustafa Fıstıkçı

Category: , , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum