"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

SEVR’İN KARŞILIĞI: TÜRKLER'İ TARİHTEN SİLECEĞİZ!

Unknown | 16:07 | 0 yorum

   

   ABD’NİN VE AVRUPA BİRLİĞİ PARLAMENTOSU'NUN TÜRK DÜŞMANLIĞI VE SEVR HEDEFLERİNİN KANITLARI:

   Alman eski başbakanı Şimit, ABD’nin, Türkiye’yi parçalamak istediğini bir kaç kez tekrarladı. Foniks kanalında, ünlü sunucu Sabine Kristiyansen’in programına katılan Şimit, çok kesin konuştu. Başka toplantılarda da aynı sözlerini tekrarlayan Şimit, hiç olmazsa dürüst davranmakta ve gerçekleri dile getirmekte.

   Amerikan Silahlı Kuvvetleri dergisinde ilk kez yayımlanan, Türkiye’nin parçalanmış haritaları, zaten gayet doğalmış gibi, tüm örütbağ yerliklerinde ve pek çok basın kuruluşunda, geleceğin haritaları olarak yayımlanmaya başlandı. ABD dışişleri bakanı Kondalize Rays, içlerinde Türkiye’nin de olduğu 24 ülkenin sınırlarını değiştirmeyi pilanlayan Büyük Ortadoğu Projesi'nin başladığını ve hızla sonuca varacaklarını açıkladı. Bu pilanın bir parçası olarak, İsrail sudan nedenlerle Lübnan’a saldırıp, 10 bine yakın suçsuz insanı katletti ve soykırım yaptı! Bunu takiben, Kuzey Iraktaki Kürtler'in, ABD'li danışmanı Galbreyt: ''Türkiye, bağımsız bir Kürt devletinin kurulmasını engelleyemeyecek. Kürdistan’ın kurulması kaçınılmaz.'' dedi. Bunların hepsi resmi açıklamalardır. Bu koşullarda bizim yöneticilerimiz, Lübnan’a, İsrail'i korumak ve Hizbullah'la karşı karşıya kalmak için asker gönderme peşinde. Türk tarihinde hiç bir zaman, bir yönetim kendi ülkesine karşı bu kadar acımasız ve ihanet içinde olmadı. Bizi parçalamak isteyen bir projenin eşbaşkanlığını yapıyoruz ve bizi parçalamak isteyen güçlere destek olsun diye, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni, Corc Soros’un istediği gibi: ''Kanlarını pazarlamak için.'' ön saflara gönderiyoruz. Halbuki, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yapması gereken; Barzani’nin ve Kuzey Irak'ta Kürdistan'ı kuracağını söyleyen unsurlarının tepesine binmektir. Çünkü; Kuzey Irak'taki bir Kürdistan, bizim kırmızı çizgimizdir ve kabul edilemez!

   Peki bize dostmuş gibi davranan Almanlar ve Avrupalılar daha mı farklıdırlar, ne istemektedirler? Başbakan Şimit, Kürtler ve Kürdistan hakkında daha mı farklı düşünmektedir? Onların Türkiye ile ilgili yaklaşımları, soğuk savaşın bittiği 1991’den sonra ne olmuştur? Avrupa Birliği Parlamentosu, Türkiye ile ilgili ne kararlar almıştır, bir onlara bakalım.

   Hüseyin Mümtaz’ın bir yazısından alıntı yaparsak, ek ön sözleşmeyle birlikte, yakın bir gelecekte Türkiye’den son istenenlerin özeti şunlardır: 

  • TSK, sadece askeri konularda, o da hükümetin izniyle konuşabilecek. (Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ortadan kaldırılmasının ilerleyen adımları.)
  • Milli güvenlik konusunda, özellikle komşu ülkelerle ilişkilerde, TSK söz sahibi olmayacak. (MGK’nın ve TSK’nın ülke yönetiminden tam olarak uzaklaştırılması.)
  • Yargıç ve savcılar; Türk değil, Avrupa hukukuna göre karar verecek. (Türk hukuğunun yok edilmesi ve AB’nin hukuk boyunduruğuna girmemiz. Arkasından, TSK’nın emekli edilmiş ve görevi başındaki paşalarının ve subaylarının, ömür boyu ceza evinde tutsak edilmesi ve bozgunculuk suçuyla yargılanması gelecek.)
  • AİHM’nin tüm kararları, zamanında ve tam uygulanacak. (AB mahkemelerini ve iradesini Türkiye’ye uygulayarak, tam ele geçirme ve sömürgeleştirme zihniyeti.)
  • Güneydoğu'daki askeri harekâtlar sınırlandırılacak.(Kuzey Kürdistan devletine ve bozguncu guruplara, iç isyan için zemin hazırlanması.)
  • Bozgunculuk sorunu; görüşme ile birlikte, kapsamlı gelişmelerle çözülecek. (Görüşmeden kasıt: Kendi elimizle, bize, ülkemizi parçalattırıp, Kuzey Kürdistan’ın kurulmasını sağlamak.)
  • Koruculuk kaldırılacak. (Hedefleri: Bozgunculuğu ve güney doğudaki bozguncu egemenliğini arttırmak.)
  • Mayınlı bölgeler temizlenecek. (Bu bölgeler İsrail şirketleri tarafından ve Büyük İsrail pilanı için temizlenecek.)
  • TCK'nın 301. maddesi başta olmak üzere, düşünce özgürlüğü ile ilgili maddeleri, AB ölçünlerinde olacak. Örneğin; ''Ermeni soykırımı olmadı.'' demek suç sayılacak. (Ermeni soykırımının, Türkiye’de de kabulü için zemin hazırlanıyor, ardından Ermeniler'e toprak verilmesi, soykırım tazminatı olarak gelecek, daha sonra da; Kürt, Rum Pontus, Helen soykırımları da sırada; bunlar için de düzenli olarak toprak istekleri gelecek.)
  • Bozgunculukla Savaşım Yasası’yla özgürlükler kısıtlanmayacak. Yâni, bölücü örgüt tanıtımı serbest olmaya devam edecek. (Pek çok bölücülük eylemi, AB ve ABD tarafından, Türkiye’ye pompalanacağı için, bölücülük suç olmaktan çıkıyor.)
  • Müslüman olmayan azınlıkların; kilise, taşınmaz edinimi, eğitim sorunları giderilecek. Türk yurttaşı olan veya olmayan tüm papazlara; oturma ve çalışma izni verilecek. Kendilerine ait olduğunu iddia ettikleri tüm taşınmazlar, azınlık vakıflarına devredilecek. (Misyonerlik çalışmalarının hızla doruğa çıkmasıyla, pilanlanan yönetici bir purotestan sınıf oluşturulması; bu, 2050’ye kadar, İstanbul nüfusunun % 5 ve 10’u arasında pilanlanmıştı, misyonerlik Anadolu’ya da yayılacak.)
  • Papaz Okulu, bizim yasalarımıza göre değil, ayrıcalıklı ve milletlerarası keşiş okulu olarak açılacak. (İstanbul’da, Bizansın yaptığı pilanlarının ilk adımları.)
  • Gökçeada ve Bozcaada’daki Rum azınlığın tüm istekleri karşılanacak. (Bu bölgelerin gelecekte işgalinin önü açılıyor.)
  • Alevi yurttaşlarımıza ayrıcalık verilecek. (Türkiye’yi; alevi ve sunni, Türk ve Kürt, laik ve laik karşıtı çatışması noktasına getirmeyi pilanlayan parçalama hareketi. Bu kez, Sevr’dekinden daha fazla parçalara bölmeyi düşünüyorlar.)
  • Kürtçe radyo ve t.v. yayınlarında, hiçbir sınırlama olmayacak. (Kürdistan'ın geliştirilmesi için, onlara sınırsız yaygara hakkı.) 
  • Türkçe dışındaki dillerin öğrenilmesi için çalışılacak. (Kendi ülkelerinde başka dil konuşmayan; İngiliz, Alman ve Fransızlar, bizim Türkçe’den arınmamızı, başka diller öğrenmemizi istiyorlar.)
  • Azınlıkların korunmasında, sadece bizim değil, bir kaç AB üyesi ülkelerin bile imzalamadığı, imzalayanların ise uygulamadığı Azınlıkların Korunması Sözleşmesi, en iyi şekilde uygulanacak. (Süryani, Keldani v.b. bir sürü azınlık yaratılacak ve bu azınlıkların kültürel hakları pompalanacak, böylece Türkiye daha fazla parçalanacak.)
  • İyi komşuluğu etkileyecek hareket ve tehditlerden kaçınılacak. Yani, Ege’de, Yunan isteklerine evet denilecek. (Yunanistan’ın, 12 mil gibi her isteğine boyun eğilip, Ege denizinde balık bile tutamayacağız, tüm Ege Yunanlılara verilecek. Böylece, Ege bölgesinin kendini savunma hakkı ortadan kaldırılacak.)
  • Ermenistan sınırı açılıp, görüşmeler yapılacak. (Ermenistan’a yeni yollar açılıp, İngilizler’in satın almakta oldukları Artvin üzerinden, Karadeniz’e açılıp; Van, Ardağan üzerinden toprak verilmesi sağlanacak.) 
  • Milletlerarası Ceza Mahkemesi kabul edilecek. (Bu yasa ile; TSK, tamamen ortadan kaldırılıp, tüm komutanlar ve üst rütbeli subaylar ömür boyu ceza ile, sivil mahkemelerde yargılanacaklar ve Türkiye’nin milli güvenliğini savunmak suç olacak. TSK; ne iç, ne de dış düşmanla baş edemeyecek, ABD bildiğiniz gibi bu mahkemeleri kabul etmemektedir.)
  • Türkiye’nin dış politikası, güvenlik bahanesiyle, tamamen AB’nin güdümüne girecek. (Bu son madde altın vuruştur. Tüm güvenlik politikalarınız, AB’nin güdümüne girerse, TSK’nın tamamen yok olması, jandarmanın kaldırılması ve AB denetimi altındaki küçük bir polis gücünün, Türkiye’deki tam baskısı ard arda gelecek.)                                            

                                                    WebmasterSitesi-Aklın ve Bilimin Işığında (Feysbuk)

Yayının oluşturulma tarihi: 24 Temmuz 2013 

Bugün: 3 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci
 

Category: , , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum