"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Ya Türkçe konuş ya da sus!

Unknown | 17:29 | 1 yorum


   Bu dizelgede, Osmanlı Türkçesi sözler, sözün Türkçe'deki çağdaş yazımı (TDK tarafından önerildiği gibi) ve çağdaş Türkçe karşılığı verilmiştir.

   Hellence veya Lâtince kökenli Fransızca sözler, Türkçeye 19. yüzyılda girmeye başladı. Özellikle Tanzimat Dönemi sonrasında bu oran artmaya başladı. Günümüzde yaklaşık 5,000 Fransızca söz Türkçede yer almakta olup, çoğu günlük yaşamda kullanılmaktadır.

Fransızca ve Osmanlıca                                   Türkçe karşılığı
kökenli sözcükler            

abes   : anlamsız, saçma, boş
abıhayat   : bengisu, dirim suyu, yaşam suyu
abide   : anıt
abus   : somurtkan, asık yüzlü
acayip  : şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılacak şey, olağan üstü
acele, acil   : tez, ivedi, tezelden, ivedilikle
acemi   : toy, ustalaşmamış, beceriksiz
aceze  : düşkün
acziyet  : güçsüzlük, beceriksizlik
âciz  : güçsüz, beceriksiz
acul   : tez canlı, ivecen
acuze   : kocakarı
adabımuaşeret  : görgü kuralları
aḍele   : kas
adalet  : türe, hak
adap   : töre, yol yordam
adavet   : yağılık
âdet  : 1) gelenek, görenek, töre 2) alışkanlık 3) aybaşı
âdeta   : neredeyse, bayağı, sanki
adi  : 1) niteliksiz 2) aşağılık, bayağı 3) olağan, sıradan
adil   : doğru, haktanır
af  : 1) bağışlama 2) görevden alma
afaki   : 1) gelişigüzel, amaçsız 2) nesnel
afet   : 1) kıran, yıkım 2) çok güzel (kız, kadın)
affetmek  : 1) bağışlamak 2) görevden almak
afiyet   : sağlık, esenlik
ağyar  : yabancı, el
ahbap   : arkadaş, tanış, gönüldeş
ahdetmek, yemin etmek                      : ant içmek
ahfat   : torunlar, soy
ahir   : son
ahit, akit : 1) antlaşma, sözleşme 2) ant 3) çağ
ahize   : almaç
ahkâm   : yargı
ahlak   : 1) töre, aktöre 2) alışkanlık
ahmak  : beyinsiz, bön
ahşap   : ağaçtan, tahta
ahval   : durum
aidat   : 1) ödenti 2) kesenek
aidiyet   : 1) ilişkinlik, değginlik 
aile   : ocak
ait   : ilgili, ilişkin, ilişik
akabinde  : hemen sonra, ardından, ardı sıra
akdetmek  : (sözleşme, antlaşma) yapmak
akıbet  : son
akıl   : 1) us 2) bellek 3) öğüt
akim   : kısır, verimsiz, sonuçsuz
akis   : yankı, tepki 
akit   : anlaşma, sözleşme, bağıt
aklıselim   : sağduyulu
akran   : yaşıt
aberasyon  : sapma
ablatif   : çıkma durumu  
abone   : sürdürümcü, sürdürüm
absorbe   : emme, soğurma 
abstre  : soyut  
absürt  : saçma, usdışı 
adaptasyon   : uyarlama  
aerometre   : havaölçer 
afiş   : ası  
afişe etmek                                                        : açıklamak, açığa vurmak
ajan                : gizli (görevli, aracı) 
ajanda                                                                : andaç  
akort  : ses düzeni (çalgı için) 
aksan   : vurgu, söyleyiş  
aktif    :  etkin, canlı 
aktüel   : güncel  
akustik  : 1) yankı bilimi, yankı düzeni 2) yankılanım, ses dağılımı 
akü (akümülatör)   : akımtoplar  
alafranga   : batılıca  
abluka   : kuşatım, kuşatma, çevirme  
alaturka   : doğuluca  
alfabe   : abece  
almanak  : yıllık  
amblem  : belirteç  
ambulans   : cankurtaran (taşıt)  
analiz                                                                 : irdeleme, araştırma, inceleme
analjezik   : ağrı kesici  
anarşi   : iç kargaşa  
anatomi   : 1) gövde yapısı 2) gövde bilimi 3) iç yapı  
anestezi   : uyuşturma  
arkeolog   : kazı bilimci 
baraj  : 1) su bendi 2) büğet, bağlağı 3) engel  
barometre   : basınçölçer  
biyografi   : öz geçmiş, yaşam öyküsü 
biyoloji   : yaşam bilimi, canlı bilimi  
bonservis   : iş belgesi
botanik                                                              : bitki bilimi  
paradoks    : çelişki  
teori    : kuram  
   
testis    : er bezi  
versiyon    : sürüm  
viraj   : dönemeç, sapak  


Yayının oluşturulma tarihi: 2 Eylül 2013 

Bugün: 2 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

1 yorum:

  1. Önemli ve hassas davranmamız gereken bir konuya değinmişsin. Yazın oldukça güzel.

    http://leventiscan141.blogspot.com/2013/05/ataturk-ve-turkcemiz.html

    bir göz atmanı tavsiye ederim...

    YanıtlaSil