"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Atatürk; laikliği, Tuğrul Beğ'den almıştır.

Unknown | 11:09 | 0 yorum

   Atatürk; laikliği ( fikir ve inanç özgürlüğü) Fıransızlar'dan almıştır yargısı kökten yanlıştır. 

   Bu, batılı gizli görevlilerin bir uydurmasıdır. Çünkü, Atatürk; laikliği, Fıransızlardan almamıştır. 

   Selçuklularda, Tuğrul Beğ'in günümüzden 950 yıl önce, 23 Ocak 1058 tarihinde, hilafetle saltanatı birbirinden ayırması örneği ile almıştır.

   1058 yılında Selçuklu Sultanı Tuğrul Beğ, 60 bin kişilik atlısı ile Bağdat'a girmiştir. Ve halife ile aralarında yaptıkları anlaşma: Din işlerinin halife tarafından yürütülmesi fakat din işlerinin ve devlet işlerinin saltanat işlerinin asla halifenin parmağının sokulmaması gerektiğini anlaşmaya bağlamışlardır ve bu anlaşma üzerine halife kendi belindeki kılıcını çıkartıp Selçuklu Sultanı Tuğrul Beğ'in beline takmıştır. O dakikadan sonra, Selçuklu Sultanı Tuğrul Beğ kendi veziri ile halifeyi muhatap etmiş ondan sonraki görüşmelere karışmamış. Selçuklu devletinde halifenin muhatabı vezir olmuştur. Bu olay, dünya üzerinde, Fıransız devriminden 750 yıl önce olmuştur. Hilafet ile saltanatın; din işleri ile devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı ilk olaydır. Dolayısıyla, laiklik; öyle Fıransız buluşu falan değildir. Katıksız müslüman Türk buluşudur.

   Nutuğ'un belgeler bölümünde 18 sayfa yer tutan ve hilafet tarihini anlatan; Selçuklular'ın, hilafetle saltanatı ilk kez ayırdıklarını döne döne vurgulayan ve Tuğrul'un hilafetle saltanatı ayırdıktan sonra 300 yıla yakın süre boyunca, bunun bir aksama olmadığını, rastlantısal bir şey olmadığını, Tuğrul öldükten sonra da, diğer Selçuklu Sultanları tarafından da uygulandığını, ATATÜRK; hilafetle saltanatın ayrılması konusunda mecliste yaptığı  konuşmada açık açık anlatır.

   Atatürk; devletin yönetiminde, inançların değil, akıl ve bilimin yürürlükte olmasını da, Kutadgu Bilig'den almıştır.

                                                                                                            Cengiz Özakıncı

Dipçeler:

1) Prof. Yaşar Nuri Öztürk'ün, Allah İle Aldatma adlı kitabı hakkında konuşurken.
2) Hulki Cevizoğlu'nun, Ceviz Kabuğu adlı programda, Atatürk'ün; laikliği Tuğrul Beğ'den esinlendiğine ilişkin bir kaynak var mı elinizde, sorusu üzerine.

Yayının oluşturulma tarihi: 4 Eylül  2013 

Bugün: 5 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: , , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum