"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Gerçekleri tokat gibi yüzümüze çarpan bir mektup

Unknown | 12:30 | 0 yorum

   

   Ben, vaktinizi almadan doğrudan konuya gireceğim. Bu ay, Samos adasına gittim. 4 gün kaldım. Orada, Yunanlı arkadaşlarım oldu. Bunlardan birisi de Costas idi. Onunla çok iyi dost olduk. Kültürlü, saygılı, adam gibi bir adam. İngilizcesi de oldukça iyi. Döneceğim gün öğlen yemeğine ısrarla davet etti. Yemek de konu politikadan açıldı. Bana kendi liderleri dahil en sevdiği ve saygı duyduğu liderin Erdoğan olduğunu söyledi. Ben, şaka yapıyor diye güldüm. Çok ciddiyim dedi. Sebebini sordum. Bak dostum dedi, bütün ömrüm, Türkiye'nin, ülkemize olan tehdidinin korkusu ile geçti. Şimdi Erdoğan'ın sayesinde çok rahatız.

   1- Atatürk'e, tarihten gelen bir nefretimiz vardı, Erdoğan, Atatürk'ü bitirdi.
   2- Dünyanın en güçlü ordularından birine sahiptiniz, onu da darmadağın etti, komutanları hapse attı. Bu ordu bir daha toparlanamaz. Siz, 80 milyonsunuz; biz, 10 milyonuz. Ne kadar ürkütücü değil mi?

   Erdoğan, tüm azınlıklara, kendi devletlerini kurmasının yolunu açtı. Yakında, sizin ülkenizde; 5 ya da 6 tane yeni devletçikler kurulur ve nüfuslarımız eşitlenir. Daha ne yapsın?

   80 yıldır, bizim politikacılarımız, Erdoğan'ın yaptıklarının onda birini yapamadılar. İşte, saygım ve sevgim bu yüzden.

   Ben buz kesildim. Farkında değilim gözümden yaşlar akıyor, tıkandım lokmayı yutamıyorum. Costas fırladı peçete ile yüzümü sildi, bir yandan özür diliyor fakat teselli edecek kelimeler bulamıyordu. Bir daha oralara gitmem gerçeği tokat gibi vuruyorlar suratımıza. Burada oturur, yandaş gazete okur, koyun gibi yaşarım, tâ ki kesim gününe kadar.

                                                                              Saygılarımla, sürüdeki koyunlardan biri

Not: Bu mektubun varlığından haberdar ettiği için, Prof.Dr.Ergün Çil hocama, sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

                                                                                                      Mustafa Candan ÇAKIR


Dipçe:
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10151922554076177&set=a.10151194824921177.510083.413647911176&type=1&theater

Yayının oluşturulma tarihi: 31 Ağustos 2013 

Bugün: 31 Ağustos 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum