"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

AVRUPA BİRLİĞİNİN SEVR PİLANLARI:

Unknown | 19:53 | 0 yorum

   

   İsterseniz, içine girmeye çalıştığımız Avrupa Birliği Parlamentosunun, Türkiye ile ilgili, 1991’den itibaren ne kararlar almış onu bir irdeleyelim.


   1. KONU:

   Azınlıkların durumlarına ilişkin olarak, AB Parlamentosu 22.12.1993 Tarihli Kararı:

   "TÜRK devletinin bütünlüğü, yalnızca Kürtler'in kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla, gelenek ve göreneklerinin varlığını sürdürmesiyle, aynı zamanda uygun düzeylerde özerklikle de uyumlu olabilmelidir."

   Anlamı (Ü. Sayın): AB parlamentosu, aslında, Türk devletinin anayasasında yazan bölünmez bütünlük diye bir kavramı tanımamaktadır. Ancak Kürtler'e; kendi kültürlerini, kendi topraklarında yaşama özgürlüğü verilirse, kalan toprakların bir kısmında Türkler kendi bütünlüklerini sağlayabilirler, aynı SEVR’deki gibi.

   AB Parlamentosunun 24.10.1996 Tarihli Kararı:

   1. AVRUPA Parlamentosu, dünyanın her tarafındaki milyonlarca Ortadoks Hristiyan için, Konstantinopolis'teki (dikkat ediniz, İSTANBUL yerine bu ad kullanılmıştır) patrikhanenin önemini göz önünde bulundurarak, TÜRK yetkililerinin, Ekümenik patrikhanenin tam olarak korunması konusundaki yükümlülüklerinin farkında olarak, Ekümenik patrikhanenin ve diğer dinsel yerlerin binalarının korunması yönünde gerekli önlemleri alması için, TÜRK yetkililerine çağrıda bulunur."

   Anlamı (Ü. Sayın):  Biz aslında, Türkiye’den ayrı bir Konstantinopolis istiyoruz. Bu Konstantinopolis içinde de, Vatikan benzeri bir Ekümenik patrikhane istiyoruz. Bu patrikhane bir devlet olarak tüm dünyadaki Ortodoksları yönetecektir.

   2. AVRUPA Parlamentosu, patrikhaneye doğrudan bağlı olan HEYBELİ ada ruhban okulunun derhal yeniden açılması çağrısında bulunur."

   AVRUPA Parlamentosu Kurulu, HEYBELİ ada ruhban okulunun yeniden çalışması konusunda yaptığı açıklamada: "Ancak Hristiyan Kiliseleri, özellikle mülkiyetle ilgili olarak, zorluklarla karşı karşıya bulunmaya devam etmektedir. HEYBELİ adadaki Ortodoks Ruhban Okulu'nun, 1971 yılında kapatılması konusunda bir ilerleme bildirilememiştir. Çeşitli kiliselerin yasal durumlarının tanınmamış olması, din görevlilerinin TÜRKİYE'ye erişebilmesi de dahil olmak üzere, bazı kısıtlamalar yaratmaktadır." demektedir.

   Ayrıca, aynı gün: ''İMF ve Dünya Bankası tarafından para desteği sağlanmış ve yeni iktisâdi pilanın uygulanma boyutuyla ilgili önemli sayıda yasa, 2001 yılının ikinci çeyreğinde hızlı bir biçimde kabul edilmiştir. Bu yeniliklerin amacı, bunalımın aşılması ve AB üyeliği için iktisâdi yeterliliklerin yerine getirilmesine yardımcı olmaktır." şeklinde açıklamada bulunmuştur.

   Anlamı (Ü. Sayın): Biz, Heybeli ada Ruhban Okulu'nun açılmasını ve Osmanlı dönemindeki gibi, gizli görevli çalışmalarını yürütmesini istiyoruz. Siz de, bu bir hıristiyan kulübü olan Avrupa Birliği'nin tüm dinsel yaptırımlarına hizmet etmek zorundasınız, aynı SEVR’deki gibi.

   Avrupa Komisyonu 08.11.2000 Tarihli Raporunda:

   "HEYBELİ adadaki Ruhban Okulu'nun kapalı kalması konusu da dahil olmak üzere, 1923 LOZAN antlaşması kapsamında olsunlar olmasınlar, müslüman olmayan tüm kesimlerin somut isteklerinin, gerektirdiği gibi incelenmesi gerektiğini, belirtmektedir.''

   Anlamı (Ü. Sayın): Aslında kusura bakmayın, bizim, LOZAN barış antlaşmasını diğer maddelerde göreceğiniz gibi taktığımız yok, ama, müslüman olmayanların özel eğitimi ve gizli görevli olarak çalışmalarının yeniden oluşturulması ile ilgili konular için, Ruhban Okulu mutlaka açılması gerekir.

   YUKARIDAKİ MADDELERE KARŞILIK GELEN SEVR KARARLARI:

   Madde 36: ....Sözleşmelerin hükümlerine, özellikle soy, din ve dil azınlıklarının haklarına dürüst bir biçimde saygı göstermekte kusur ederse..

   Madde 72: Soy, dil ve din azınlıklarını da içeren ve halkın bütün kesimlerinin oransal temsilini sağlayacak nitelikte bir seçim şekliyle, yerel bir Parlamento kurulacaktır.

   Madde 141: TÜRK hükümeti, TÜRKİYE'de oturan herkesin; doğum, bir milli topluluktan olmak, dil, soy ya da din ayrımı yapılmaksızın, yaşamlarını ve özgürlüklerini korumayı, tam ve eksiksiz olarak sağlamayı yükümlenir.

   TÜRKİYE'de oturan herkes, her inancın, dinin ya da mezhebin gereklerini, ister açıkta, ister özel olarak özgürce yerine getirme hakkına sahip olacaktır.

   Madde 147: Soy, din ya da dil azınlıklarından... ...bağımsız olarak ve Osmanlı makamları, hiçbir biçimde karışmaksızın, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ya da toplumsal kurumlar; ilk, orta ve yüksek okullarla, başka her çeşit öğretim kurumları (buralarda kendi dillerini özgürce kullanmak ve kendi dinlerini özgürce uygulamak hakkında da sahip olarak...) kurmak, yönetmek ve denetlemek konularında eşit hakka sahip olacaklardır.

   2. KONU :

   Sözde KÜRDİSTAN'ın kurulması çalışmalarına ilişkin olarak, 17.09.1992 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "TÜRK Güvenlik Güçleri, 1992 yılında, 205 kişiyi yargılamadan idam etmiştir. TÜRKİYE'nin güneydoğusunda sürmekte olan olağanüstü hal derhal kaldırılmalı; TÜRKİYE'deki, Kürt sorunu ile ilgili olarak, bir uluslararası konferans düzenlenmelidir."

Anlamı: Türk Silahlı Kuvvetleri, sürekli olarak, Kürtler'e işkence ve soykırım yapmaktadır. Biz ise, Kürt devletinin kurulması için Avrupa Birliği olarak her türlü desteği vereceğiz. PKK’yı ve Kürtçüler'i; Barzani'yi ve Kürtçü oymakları bozguncu olarak tanımıyoruz. Onlar, AB nezdinde işgal altında bulunan yurtları için çarpışan birer gerilladır, bozguncu değil! Bu nedenle, Avrupa Birliği, PKK adlı örgüte ve Kürtçüler'e karşı yürütülen tüm eylemleri ve Türkler'in, yurt savunması dediği şeyi katliam olarak niteliyoruz. Aynı SEVR’deki gibi, Türkler'e pek çok soykırım atfediliyor.

   22.12.1993 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "TÜRK devletinin bütünlüğü, yalnızca Kürtler'in kendi dillerini kullanma ve öğrenme hakkıyla, gelenek ve göreneklerinin varlığını sürdürmesiyle, fakat aynı zamanda uygun düzeylerde idari özerklikle de uyumlu olabilmelidir."

   18.01.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "Kürtler'in (Bozgunculara Kürt diyor!), TÜRKİYE içinde bir tür kültürel özerklik elde etmeleri için, barışçıl yollardan çaba gösterme haklarını tanır."

   10.06.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "AVRUPA Parlamentosu, TÜRK yetkililerden, TÜRKİYE'de bulunan tüm Kürtler'in haklarını tanımasını ister."

   19.06.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "AVRUPA Parlamentosu, TÜRK Silahlı Kuvvetleri'nin sürdürdüğü askeri harekâtlardan ve Kürdistan'daki (Güneydoğu anadolu bölgemize Kürdistan diyor!) anlaşmazlığa barışçıl bir çözüm bulma yollarını aramayı reddetmesinden büyük kaygı duyar."

   20.06.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "AVRUPA Parlamentosu, çıkmazı aşmak ve sorunun barışçıl biçimde siyasi bir çözüme doğru gidebilmesi için, ülkenin güneydoğusundaki askeri harekâtları durdurması ve tüm Kürt örgütlerle görüşmelere başlaması için TÜRK hükümetine çağrıda bulunur."

   19.09.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "AVRUPA Parlamentosu, TÜRKİYE'nin, Kuzey IRAK'ta bir güvenlik bölgesi yaratma niyetini mümkün olan en sert terimlerle reddeder ve bu girişimi ciddi bir uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendirir. TÜRKİYE'yi bu pilandan vazgeçmeye ikna etmesi için, AB Konseyi'ne çağrıda bulunur."

   17.09.1998 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

   "AVRUPA Parlamentosu, TÜRKİYE'nin, Kuzey IRAK işgalini lanetler ve PKK bozgunculuğuyla baş etme ihtiyacının, milletlerarası sınırların ihlal edilmesini haklı kılmadığını düşünür. Kürt kimliğinin yasal olarak tanınarak, PKK'nın ateşkes çağrısına uyulması isteniyor ve TÜRK ordusunun, Kuzey IRAĞ'a girmesi işgal olarak tanınmakta ve lanetlenmektedir."

   Avrupa Parlamentosu Genişleme Grubu'nun, 10.02.2000 Tarihinde Hazırladığı, "TÜRKİYE ve Avrupa Birliği ile İlişkiler" Raporundan Aynen alıntı:

1) AB kurumları, TÜRK hükümetinden, Kürt halkına uyguladığı baskılara siyasi bir çözüm bulmasını ister.

2) AVRUPA Parlamentosu, 15 OCAK 1998 tarihli kararıyla, bu sorunun çözümü için uluslararası düzeyde girişimde bulunması için AVRUPA Birliği'ne çağrıda bulundu; Konsey'e ve üye devletlere de, Kürtler'e karşı insan hakları ihlalleri sorununu Birleşmiş Milletler İnsan Haklan Komisyonu'nda gündeme getirmeleri çağrısını yaptı."

3) TÜRKİYE'nin, AVRUPA Birliği'ne üyeliği görüşüyle bir pilan doğrultusunda KOPENHAG ölçütlerini yerine getirecekse, Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasının yaşamsal önemde olduğunu vurguladı."

   15.11.2000 Tarihli Kararı:

   ''AVRUPA Parlamentosu, TÜRK yetkililerine, Kürt toplumunun siyasi temsilcileriyle, özellikle de ülkelerinin güneydoğusundaki kentlerin belediye başkanlarıyla görüşmeleri çağrısında bulunur."

   Yukarıdaki maddelerin Anlamı: Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin güneydoğusunu KÜRDİSTAN olarak tanımaktadır. Türk ordusunun, PKK bozgunculuğunu veya ülkenin bölünmez bütünlüğünü korumaya karşı yaptığı her eylemi; katliam, soykırım ve işkence olarak görüryor. Türk ordusu, gerilla savaşı yaparak ülkelerini savunmakta olan Kürt halkına karşı yaptığı bu savaşı sonlandırıp, doğu ve güneydoğu anadoluyu terkedip, bu bölgeleri Kürtler'e bırakmalıdır ve Kürtler'in böylece kendi kültürlerini gerçekleştirmelerini sağlamalıdır. Türk ordusu, Kuzey Irağ’a ülkesini savunmak ve bozguncularla savaşım vermek için bile giremez. Yani kısacası, Avrupa Birliği Parlamentosu, aslında, Türkiye’nin parçalanmasını ve doğuda bir Kuzey Kürdistan kurulmasını istemektedir, aynı SEVR’deki gibi!

   KÜRDİSTAN'LA İLGİLİ KARARLARIN SEVR KARŞILIGI

   Madde 62: FIRAT'ın doğusunda, ileride saptanacak ERMENİSTAN'ın güneyinde................. saptanan SURİYE ve IRAK ile TÜRKİYE sınırının kuzeyinde, Kürtler'in sayıca üstün bulunduğu bölgenin yerel özelliğini, işbu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak altı ay içinde İSTANBUL'da toplanan; İNGİLİZ, FRANSIZ ve İTALYAN hükümetlerinden her birinin atadığı üç üyeden oluşan bir kurul hazırlayacaktır.............. ...... bu pilan Süryani ve Geldaniler ile bu bölgelerin içindeki öteki soysal ve dinsel azınlıkların korumasına ilişkin tam güvenceleri de kapsayacaktır...

   Madde 63: Osmanlı hükümeti, 62. Maddede öngörülen komisyonlardan birinin ya da ötekinin kararlarının, kendisine bildirildiğinden başlayarak üç ay içinde kabul etmeyi ve yürürlüğe koymayı şimdiden yükümlenir.

   Madde 64: İşbu antlaşmanın yürürlüğe konuşundan bir yıl sonra, 62. Maddede belirtilen bölgelerdeki Kürtler, bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun, TÜRKÎYE'den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak Milletler Cemiyeti Konseyine başvururlarsa ve Konseyde bu nüfusun, bu bağımsızlığa yetenekli olduğu görüşüne varırsa ve bu bağımsızlığı onlara tanımayı TÜRKİYE'ye salık verirse; TÜRKİYE, bu öğüte uymayı ve bu bölgeler üzerinde bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçmeyi şimdiden yükümlenir.

   Bu vazgeçmenin ayrıntıları, Başlıca Müttefik Devleter'le, TÜRKİYE arasında yapılacak özel bir sözleşmeye konu olacaktır. Bu vazgeçme gerçekleşirse ve gerçekleşeceği zaman, KÜRDİSTAN'ın şimdiye dek MUSUL ilinde kalmış kesiminde oturan Kürtler'in, bu bağımsız Kürt devletine kendi istekleriyle katılmalarına, Başlıca Müttefik Devletler'ce hiç bir karşı çıkışta bulunulmayacaktır.

3. KONU:

YUNANİSTAN'ın topraklarının AB'nin koruması altında olması hususlarına ilişkin olarak;

15.02.1996 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

"TÜRKİYE'nin AVRUPA BiRLİĞİ'nin bir üye devleti olan YUNANİSTAN'in egemenlik haklarını tehlikeli bir biçimde ihlal etmesinden ve EGE'deki askeri gerginliğin artmasından ciddi biçimde kaygı duymaktadır. YUNANİSTAN'ın sınırlarının, aynı zamanda AVRUPA BiRLİĞİ'nin dış sınırlarının parçası olduğunu vurgular."

(AVRUPA Parlamentosu, Doğu EGE'de KARDAK Adası ile ilgili olarak, TÜRKİYE'nin proaktif askeri operasyonlarından kaygı duymaktadır. KARDAK adası; 1923 yılındaki LOZAN Antlaşması, 1932 yılında İTALYA ve TÜRKİYE arasındaki protokol ve 1947 PARİS Antlaşmasına göre, Oniki Adalar grubuna dahildir ve 196O'lı yıllardaki TÜRK haritaları bile bu adaları, Yunan toprağı olarak göstermektedir.)

17.09.1998 Tarihli AB Parlamentosu Kararı:

AVRUPA Parlamentosu, TÜRKİYE'den "EGE'deki, özellikle KARDAK adasına ve kıta sahanlığının sınırlarının belirlenmesine ilişkin olarak, farklılıkların giderilmesine çalışılmasında uluslararası hukuk ilkelerine saygı gösterilmesini" istemektedir.

YUNANİSTANLA İLGİLİ KARARLARIN SEVRDEKİ KARŞILIĞI

Madde 84 : .... TÜRKİYE, eski Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa kıtasında ve işbu Antlaşma ile saptanan TÜRKİYE sınırları ötesindeki bütün haklarından ve sıfatlarından YUNANİSTAN yararına vazgeçer.

Madde 122 : TÜRKİYE, şimdi İTALYA'nın işgalinde bulunan EGE Denizi adaları ile bunlara bağlı adacıklar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İTALYA yararına vazgeçer.

Madde 84 : .... TÜRKİYE, eski Osmanlı İmparatorluğunun Avrupa kıtasında ve işbu Antlaşma ile saptanan TÜRKİYE sınırları ötesindeki bütün haklarından ve sıfatlarından YUNANİSTAN yararına vazgeçer.

Madde 122 : TÜRKİYE, şimdi İTALYA'nın işgalinde bulunan EGE Denizi adaları ile bunlara bağlı adacıklar üzerindeki bütün haklarından ve sıfatlarından İTALYA yararına vazgeçer.

4. KONU :

KIBRISLA İLGİLİ KARARLAR

06.10.1999 Tarihli Kararı:

"AVRUPA Parlamentosu, TÜRK Yetkililerinin KIBRIS konusunda ilgili BM kararlarının kabulü ve uygulanması temelinde ve (KIBRIS'ın) AVRUPA Birliği'ne katılması konusundaki görüşmelerin kesintisiz bir biçimde sürdürülmesinden bağımsız olarak, siyasi bir çözüm bulunmasına bir kez daha aktif bir biçimde katkıda -bulun masını istar,"

Avrupa Parlamentosu Genişleme Grubu'nun 10.02.2000 Tarihinde Hazırladığı "TÜRKİYE ve Avrupa Birliği ile İlişkiler" Raporundan Aynen:

"TÜRKİYE, KIBRIS Cumhuriyeti topraklarının %37'sini, yasa dışı bir biçimde işgal etmektedir. Genişleme süreci 31 MART 1998 tarihinde başlatılmıştır ve 10 KASIM tarihinde de aralarında KIBRIS'ın da bulunduğu ilk ülke grubu ile katılma görüşmeleri başlamıştır. Üyelik, adanın tümünü kapsamalı ve adayı bölen anlaşmazlığa barışçıl bir çözümün bulunmasıs ürecini hızlandırılmalıdır."

25.10.2001 Tarihli Kararı:

AVRUPA Parlamentosu, KIBRIS sorununa kapsamlı ve tatmin edici bir çözüm aramada süren tıkanıklık, sürmekte olan çabalan zayıflatarak genişleme sürecini ciddi bir biçimde aksatacak niteliktedir...

Tercümesi: Türk Ordusu Kıbrısı işgal etmektedir. Hemen Kıbrıstan çekilmeli ve Kıbrısı tamamen Yunanlılara bırakmalıdır. Zamanla nasıl olsa biz Avrupa Birliği olarak orada kalan Türkleri ya assimile ederiz ya da kovarız. Türkiye Kıbrısla ilgili tüm haklarından vazgeçmelidir aynı SEVR’deki gibi.

KIBRISLA İLGİLİ KARARIN SEVR KARŞILIĞI:

Madde 116 : TÜRKİYE, bu adanın Padişah'a ödenen vergiye olan hakkını da içermek üzere, KIBRIS üzerinde ya da KIBRIS'a ilişkin bütün haklarından ve sıfatlarından vazgeçer.

5.KONU

ERMENİ iddialarına ilişkin olarak;

15.11.2000 tarihli AB Parlamentosu Kararı:

(1) AVRUPA Parlamentosu, 1980'li yıllardan beri 1915-1917 olaylarını Birleşmiş Milletlerin 09 ARALIK 1948 tarihli kararındaki "Soykırım" olarak ilan etti ve TÜRK Hükümetinin bunu kabul etmesini istedi; TÜRKİYE'nin bu olguyu reddetmesinin AVRUPA Birliği üyeliğinin kesin engeli olduğunu açıkladı.

(Burada sözde Ermeni Soykırımının kabul edilmesinin Avrupa Birliğine girmek için kesin şart olduğundan bahsediliyor!)

Tercümesi: Türkler Ermenileri 1915’de katletmişlerdir, biz Avrupa Birliği Parlamentosu olarak buna inanıyoruz, zaten kanunlarımıza geçirdik. Zaten aksini iddia edenleri de hapis cezasına çarptırıyoruz. Kızılderileri katleden ya da 200 yıl zencileri köle olarak kullanan ABD’yi, Cezayirlileri katleden Fransayı, Türkleri-Çingeneleri-Yahudileri ve tüm Avrupa’yı katleden Almanları, tüm dünyayı sömürge haline getirip Hindistandan-Uzak Doğu’ya kadar her yerde halkı katleden İngilizleri, vb. katliamcıları görmüyoruz, çünkü bizim kanunlarımız tek taraflı çalışır. Bu Ermeni soykırımının bedeli Türkiye’den toprak ve tazminat talebidir. Eğer soykırımı tanımazsanız hiç bir şekilde Avrupa Birliğine girmek için bile müzarekerelere başlamayız. Bunun arkasından Kürt, Helen, Rum Pontus, Süryani soykırımlarının geleceğini de her halde anlamışsınızdır, ama biz yumuşak yumuşak sizi alıştırıyoruz, canınız çok yanmasın diye! Aynı SEVR’de olduğu gibi!

ERMENİLERLE İLGİLİ KARARIN SEVR KARŞILIĞI

Madde 142 : ....Osmanlı Hükümeti savaş süresince TÜRKİYE'de yapılan topluca öldürmeler sırasında, kişilere verilen zararları en geniş ölçüde karşılamak için, 1 KASIM 1914'den beri herhangi bir soydan ya da dinden olursa olsun, ortadan yok olmuş, zorla götürülmüş, gözaltı (enterne) edilmiş ya da tutuklanmış kişilerin aranması ve kurtarılması için kendisinin ve Osmanlı Makamlarının tüm desteğini sağlamayı yükümlenir.

Madde 144 : ...Osmanlı Hükümeti, 1 OCAK 1914 'den beri topluca öldürülme korkusuyla ya da başka herhangi bir zorlama yüzünden, yurtlarından kovulmuş, Türk soyundan olmayan Osmanlı uyruklarınn (öncelikle Ermenilerin) yurtlarına dönüşlerini ve yeniden işlerine başlayabilmelerini, olabildiği ölçüde kolaylaştırmayı resmen yükümlenir.

6.KONU :

Mali hususlara ilişkin olarak;

Avrupa Komisyonu 08.11.2000 Tarihli Raporunda:

(1) AVRUPA Birliği, devlet yetkilerinin merkezi idareden mahalli idarelere devrini savunmakta ve bu amaçla mahalli idareler reformu yasa tasarısının kabulünü istemektedir; "Merkezi idarenin mahalli yönetim üzerindeki denetimi güçlü olmaya devam etmektedir. Daha öte bir ademimerkeziyetçiliği amaçlayan ve halen bakanlıklar arasında görüşülmekte olan mahalli yönetime ilişkin yasa taslağının kabul edilmesi beklenmektedir."

(2) AVRUPA Komisyonu, TÜRKİYE sendikacılık hareketinin, "Mezarda Emeklilik" olarak nitelendirdiği ve "Sosyal Güvenlik Reformu" adı altında sürdürülen uygulamaları da desteklemekte ve bunlara acilen ihtiyaç olduğunu belirtmektedir.

AB Parlamentosunun 25.10.2001 Tarihli Kararı:

"AVRUPA Parlamentosu, Ülkeyi finansal krizden çıkarmak için gerekli olan ekonomik reformların uygulanmasında TÜRK Hükümeti 'tarafından yapılan girişimleri memnuniyetle karşılar; ekonomiye istikrar kazandırmak için gerçekleştirilen bu çabanın ürünlerini vermeye başladığına inanır."

13.11.2001 Tarihli Kararı:

Ayrıca, aynı. gün "IMF ve Dünya Bankası tarafından finansal destek sağlanmış ve yeni ekonomik planın uygulanma boyutuyla ilgili önemli sayıda yasa 2001 yılının ikinci çeyreğinde hızlı bir biçimde kabul edilmiştir. Bu reformların amacı krizin aşılması ve AB üyeliği için ekonomik kriterlerin yerine getirilmesine yardımcı olmaktır." şeklinde açıklamada bulunmuştur.

Tercümesi: Tüm ekonominizi IMF ve Dünya Bankası aracığıyla esir aldık. Tarımınızı ve hayvancılığınızı çökerttik. Tüm ekonominiz bizim elimizde. Tüm stratejik kurumlarınızı satın aldık. Ekonominizi yok ettik. IMF’ye 300 milyar dolar borcunuz var ve artık bir kölesiniz. Sizi daha iyi köleleştirmek yolunda AB’ye gireceğinizi söyleyerek siz bir havuç gösterip kandırıyoruz. Aslında sizi parçaladıktan ve Konstantinopolis’i kopardıktan sonra size çok SEVR’den çok daha ağır yaptırımlar uygulayıp Türkleri Anadolu’dan atacağız. Güney Doğu’da bir Kürdistan, Güneyde bize bağlı kantonlar, Doğu’da bir Ermenistan, Karadeniz’de bir Rum Pontus kuracağız.

Not: Corc Soros’a bağlı bir üniversitesinin ileri gelenlerinden bir uzman şöyle demiştir:

‘ .... Siz ne sanıyorsunuz, 2025’te, İstanbul’da, bir tek Türk kalmayacak, var olanlar da yok sayılacak, gerisi kaçacak, bunun kararı çoktan verildi!’

                                                                                                      Doç. Dr. Ümit Sayın

Yayının oluşturulma tarihi: 24 Temmuz 2013 

Bugün: 4 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum