"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

IMF (Çağın 'Düyun-u Umumiye'si)

Unknown | 17:37 | 0 yorum

IMF (Çağın 'Düyun-u Umumiye'si)'NİN BAŞIMIZA BELA EDİLDİĞİ YILLAR (EKONOMİK DEĞERLENDİRME- MENDERES DÖNEMİ-3) 

Buraya kadar DIŞ SİYASİ GELİŞMELER'i inceledik. Şimdi bir de MENDERES DÖNEMİ'nin EKONOMİK değerlendirmesini yapalım...

1948'de TÜRKİYE'de 1766 traktör vardı. 1950'de traktör sayısı 7500'ü ''MARSHALL YARDIMI''ndan olmak üzere, 10.227'e; 1952'de 26.000'i serbest ithalat olmak üzere, 36.000'e; 1954'de 37.743'e ulaştı... Bu kadar çok traktör alımı, ancak Ziraat Bankası'nın kredileri ile mümkün olabilmişti. Buna paralel olarak ekilen arazi ve tahıl üretimi de arttı.

Ancak YEDEK PARÇA'sı düşünülmemiş bu makinalaşmanın yanısıra, PLANSIZ tarım politikası ormanları, meraları yoketti! Motorun teptiği yerde ot bitmedi. Mer'alar 1950'de 38 milyon hektar iken 1954'de 32 milyon hektara; 1960'da ise 28 milyon hektara indi. Tabii bu bir TOPRAK YAĞMASI demekti, ama kimse üzerinde durmadı. İSMET PAŞA muhalefeti dahil.

TOPRAK YAĞMASI orada kalmadı. TRAKTÖR yüzünden işsiz kalan köylüler şehirlere hücüm ederek ilk GECEKONDULAR'ı oluşturdular.

Öte yandan CHP zamanındaki 4 şeker fabrikası 17'ye çıktı. Karne ile şeker alınırken, şeker ihrac edecek duruma geldik. Pancar ekimi köylünün yüzünü güldürdü.

DP döneminde tütün üretimi 2 kat, patates 8 kat, pancar 8 kat, pamuk 4 kat, zeytinyağı 4 kat, narenciye 9 kat arttı. En önemlisi tahıl depolanabilecek silolar yapıldı. 1950'de 10.000 tonluk 2-3 depo varken, 1957'de 1.6 milyon tonluk yaklaşık 300 tesis vardı.

1923-1949 arasında TÜRKİYE'de 4370 km. yol yapılmıştı. 1950-1960 arasında 20.000 km. yol yapıldı.

Bunları inkar etmek mümkün olmadığı gibi, beğenilmeyecek gelişmeler de değildir.

Ancak DP bunları çakıl taşı ile yapmadı. 1950-1960 arasında 545 milyonu hibe olmak üzere dışardan 1.018 milyon dolar para girdi ülkeye!.. ALTIN stoklarımız düştü, HAZİNE boşaldı. KREDİ'nin arkası kesilince, BORÇLAR'I ödeme zamanı gelince, kerametin MENDERES'te olmadığı anlaşıldı!

DP dışardan para dilenmeye 1954 yılında başladı... Zaten ilk günden itibaren döviz kontrolü, fiyat kontrolü, yatırımlar hep bir kargaşa içinde cereyan etmişti. AMERİKALILAR'ın elinde biriken ve ancak onların istedikleri yere sarfedilebilen Türk liralarının (Karşılıklı Paralar Fonu) BÜTÇE'ye dahil edilmesi de, ekonominin tamamen yabancıların kontrolüne girmesi demekti!

Tabii ENFLASYON da etkisini gösterdi. Cumhuriyet altını 1947'de 37.5 TL iken, 1950'de 35, 1955'de 66, 1957'de 109, 1960 da 130 TL oldu. Yani DP döneminde 3.5 kat arttı. Tedavüldeki para 1949'da 806 milyon TL. iken, 1955'de 1.751, 1957'de 2.854, 1960'da 3.699 milyon TL'na çıktı. Yani 4.5 kat arttı. Toptan eşya endeksi 1949'da 106 iken, 1950'de 96'ya inmiş; 1955'de 134, 1957'de 183, 1960'da 280 olmuştu.

Milli gelir 1949'da 8.3 milyar TL. iken 1954'de 15.5'e, 1957'de 27.4'e, 1958'de 35.2 milyar TL.ya çıktı. Milli gelir de yaklaşık 3 kat artmış görünürken, altın olarak değerlendirilirse, hiç artmadığı; hatta gerilediği çok açık olarak tesbit edilebilir.

DP döneminin başladığı 1950'de ithalat 507 milyon lira, ihracat 651 m. TL idi... 1952'de ithalat 1.280 milyon lira, ihracat 796 milyon TL; 1953'de ithalat 1201 milyon, ihracat 858; 1954'de ithalat 1.112 milyon TL, ihracat 704 milyon TL. oldu... 1957'de ithalat 741 milyon, ihracat 581 milyon lira idi.

Aslında MENDERES'in pili ilk 3 yılda bitmişti. Tıpkı DEMİREL ve ÖZAL gibi!..

1958 yılında Celal BAYAR AMERİKA'ya gidip bir dilenci gibi avuç açtı ama umduğunu bulamadı. Aynı yıl Hükümet istimlâk bedellerini ödeyemedi. Transferler ve dış tediyeler de yapılamıyordu. Ama banka kredileri kapanın elinde kalıyor, ihaleler şaibeli tarzda yapılmaya devam ediyordu. O günlerin popüler mizah sanatçısı Celal Şahin, radyoda akordiyonla çaldığı:

''İNDİR KALDIRIMI, KALDIR KALDIRIMI'' adlı parçası ile MENDERES'in "kalkınma" palavrasının gerçek yüzünü anlatıyordu.

TÜRKİYE, İktisadi İşbirliği Teşkilatı'na 1958 yılında bir istikrar programı sundu. Sonunda binbir kayıt, şart ve gizli anlaşma sonucu TÜRKİYE'ye 350 milyon dolarlık bir kredi verilmesi kararlaştırıldı. Bunun 234 milyonunu ABD verecekti. Ancak bu paranın büyük kısmı "eski borçlar ve faizleri" için alıkonacaktı!.. Bir de 400 milyon dolarlık vadesi gelmiş borç ertelenecekti. Peki, ertelenecekti de, bu borç ne zaman ve nasıl ödenecekti?..

İMF'ye üyeliğimiz bu yıl gerçekleşti. Yani BATILILAR borçlarını tahsil için başımıza JANDARMA dikmişlerdi. Şunu hemen hatırlatalım ki, İMF çağın DÜYUN-U UMUMİYE'sidir!

Ve bizi şaşırtan, MANDACI İSMET PAŞA’dan başlayarak, MENDERES, DEMİREL, ÖZAL, ÇİLLER, YILMAZ, ECEVİT, ERDOĞAN... Hepsinin son derece fütursuzca borca girmesi, hiç birinin bu paraların nasıl geri ödeneceğini düşünmemesidir!.. Bu heriflerin hepsi sorumsuz kredi kartı sahipleri gibi davranmış, aldıkları borçları çarçur etmişlerdir!.. Hele şu ERDOĞAN'ın dünya faiz haddinin üç-dört katı ile borç alıp borç kapatması, akıllara durgunluk verecek bir enayiliktir! Yani bir kredi kartıyla borç para çekip bir başka kredi kartının borcunu ödeyen çâresiz vatandaş bile ondan daha mantıklı davranmaktadır!

TÜRKİYE'nin aldığı tedbirler arasında doların 2.80'den 9.00 TL'ye çıkarılması da vardı. Aslında dolar 2.80'lik fiyatına da 1946 yılında, İsmet Paşa’nın BATI'ya kapılanmaya hazırlandığı sırada çıkartılmıştı. Bir süre sonra iyice bunalmış olan memurlara %100 maaş zammı yapıldı.

DP döneminde sadece YOLSUZLUK yapılmakla kalınmadı, yolsuzluklara imkân tanıyan ihale sistemi, bütün ikazlara rağmen muhafaza edildi. DP yolsuzluğundan şikayet ettiği CHP dönemini aratır biçimde, yolsuzluk batağına düştü.

Demirel gelince DP'nin, Özal gelince Demirel'in, SHP gelince Özal'ın, Mesut YILMAZ gelince Karayalçın'ın yedikleri, yedirdikleri HİÇ mesabesinde kaldı!

Category: ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum