"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

Bir AKP’linin iç dünyası

Unknown | 16:16 | 0 yorum

 

   AKP, halkımızı nasıl kandırıyor? Okuyalım, öğrenelim.

   Uyarı: Bu AKP’li; hem Atatürk’ü seviyor, hem de Tayyib’i. İlginç!

   AKP’li anlatıyor, dinleyelim:

   ‘‘Ben; 15 yıl öncesine göre, Türkiye’nin; çok daha bağımsız, çok daha demokratik bir ülke olduğunu düşünüyorum. İsmet İnönü ve Celal Bayar da dahil, o dönemden bu yana hiç bir hükümet, halkı için bu kadar iş yapmadı. Bu, büyük bir gerçek.

   Ben; Türkiye’nin, seksenli yıllarının sonunu ve doksanlı yıllarını iyi hatırlayan birisi olarak, şu anda ülkemin durumundan çok çok memnunum. Neden derseniz, en basit örnekler:

  • 90’lı yıllarda, her vatandaş uçağa binemezken ve ülkemizde sadece 20 ilde havaalanı varken, bugün 50’nin üzerinde havaalanımız var ve istediğim zaman istediğim şehre uçakla gidebiliyorum.
  • Sağlık konularında yapılan girişimler mükemmel ötesi. Bundan beş ya da altı yıl önce, SSK hastanesinde tedavi olmak, muayene olmak; mucizeydi, zulümdü. Bir SSK’lı, normal devlet hastanesinde bakılmıyordu. Bu sigortalı; bunu SSK hastanesine götürün diyorlardı. Gecenin 1’inde kalkıp, kışın, hastane bahçesinde numara alabilmek için sıraya girdiğim günleri biliyorum ben. Sabah sıra numarası alıp, saatlerce de doktor kapısında bekletiliyorduk. Muayene bitince, bir de ilaç kuyruğu çilesi vardı ki, saatlerce SSK hastanesinin eczanesinde ilaç almak için kuyruk beklerdik. Ama şimdi, internetten giriyorum, bu akşam numara alıyorum ertesi gün randevu saatinde gidip muayenemi oluyorum ve hastaneden çıkıp, istediğim eczaneden ilacımı alıyorum. İşte bu, bana, yani vatandaşa en büyük hizmettir.
  • Ülkemizde; ulaşım için yapılan hizmetler ve girişimler de gözümüzün önünde, söylememe gerek bile yok. Ben; bugün, İstanbul’da şehiriçinde, bundan 5 yıl öncesine göre çok daha rahat yolculuk ediyorum. Şehirlerarası yapılan otoyollar ve demir yolları da cabası, daha önce özel araba ile 9 saatte gittiğim yolu şimdi 6 saatte gidiyorum. Geçmişte; tirenle, Denizli’ye gitmek 15 saat sürerken, bitecek olan hızlı tiren projesiyle 8 saate düşecek. Konya’ya, İstanbul’dan 3,5 saatte gideceğim. Bu; bana, yani vatandaşa hizmet değil mi?
  • Bizim okuduğumuz yıllarda, babalarımız okullardan verilen kitap listelerini arayıp bulmak için kıçlarını yırtardı. İlk okul öğrencisinin kitapları, bir işçinin aylığının yarısı kadar tutardı; çoğu çocuk, babasının parasızlığından dolayı, okullar açıldıktan sonra haftalarca kitaplarını tamamlayamazdı. Her hafta verdiğimiz dergi parası da cabasıydı. Şimdi, okulların açıldığı ilk gün, çocuklar okula gidiyor ve bütün ders kitapları sıraların üzerinde. Hem de bir kuruş para ödemeden. Hatta şimdi, çoğu illerde ve ilçelerde; defter kalemi bile, devlet veya belediyeler karşılıyor. İşte bu; bana, yani vatandaşa hizmettir.
  • Üniversitede okuyan öğrencilerin, şimdiki olanaklarını da saymama gerek var mı? Gene de, bilgileri tazelemek adına aklıma gelenleri söyleyeyim. Üniversite’de okuyan bir öğrenci, bugün neredeyse asgari ücrete yakın devletten harçlık alıyor. Üniversite harçları ise öğrencinin cebinden çıkmıyor, yurt hizmetleri zaten ortada. Bu; bana, yani vatandaşa hizmet değil mi? 
  • PKK bitme noktasına geldi.
  • Türkiye; turizimde büyümesini sürdürüyor.
  • Türkiye; kendi silahlarını yapma konusunda büyük adımlar atmaya devam ediyor ve güneydoğuda yapılan yatırımlar artıyor.
   İşte gezi teröristleri; bunları engellemek için, bu halka yapılan güzellikleri köreltmek için bir tiyatro sergiledi. Ama oyunları tutmadı, tutmayacakta.’’

   Gelin, bir de bu AKP’linin, GEZİ DİRENİŞİ hakkındaki yorumlarını okuyalım.

   ‘‘Gezi olayları önceden plânlanmış bir tezgâhtır. Tâ 2009’da plânlanmış ve öngörüsünü yapmış adamlar. Şöyle ki; eğer PKK bitme noktasına gelirse, Türkiye, turizimde engellenemez büyümesini sürdürürse, kendi silâhlarını yapma konusunda büyük adımlar atmaya devam ederse ve güneydoğuda yatırımlar yoğunlaşırsa; o zaman büyük bir halk ayaklanması başlatılmalıdır diyerek, 2009’da pilânlamışlar bu tezgâhı. Bununla ilgili bir kaç gazeteci, geçtiğimiz ay içerisinde; İngiliz casusların ve profesörlerin yaptığı araştırmaları belgeleyip sundular millete.

   O olayların, ülkemizin bağımsızlığı ya da demokratikleşmesi adına yapılan bir eylem pilânı olmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Meydanlara çıkıp; etrafı yağmalayan, talan eden gurupları gördük, izledik. O olaylar, tamamiyle ülkemizi bölmek adına oynanmış büyük bir oyundur ve ne yazık ki halkımızın küçük bir kısmı da, bu oyuna alet oldu.

   Türkiye; her alanda, Cumhuriyet tarihinin en büyük atılımlarını yapıyor. Gezi olayları; bunları engellemek için yazılmış ve oynanmış bir tiyatro sadece.’’

   Yayının oluşturulma tarihi: 5 Temmuz 2013 

   Bugün:  6 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum