"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

ATATÜRK, MASON LOCALARINI NEDEN KAPATTI?

Unknown | 14:58 | 0 yorum


   Mason locaları ile iç içe çalışan İttihat Terakki Cemiyeti’nin, Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl uçurumun eşiğine sürüklediğini bilen Atatürk, mason localarını kapatmak istiyordu. Kapatma görevini ise dönemin Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya verdi. Şükrü Kaya, Atatürk’e uzun süre direnmeye çalıştıysa da başarılı olamadı.

   Anadolu Ajansı; 10 Ekim 1935 tarihinde gazetelerin merkezlerine şu önemli haberi geçiyordu:

   “TÜRKİYE MASON CEMİYETİ, MEMLEKETİMİZİN SOSYAL TEKAMÜLÜ VE GÜNDEN GÜNE ARTAN MUAZZAM TERAKKİLERİNİ NAZARI İTİBARE ALARAK FAALİYETLERİNE NİHAYET VERMEYİ VE BÜTÜN MALLARINI MEMLEKETİN SOSYAL VE KÜLTÜREL KALKINMASINA ÇALIŞAN HALK EVLERİNE TEBERRÜÜ MUVAFFAK GÖRÜLMÜŞTÜR.”

   Bu habere kimse bir anlam verememişti. Çünkü, Türkiye masonluğu tarihinin en rahat dönemini yaşıyordu. TBMM Başkanı, İçişleri Bakanı, Dışişleri Bakanı, Ankara Valisi, İstanbul Valisi üst düzey aktif masondu. Devlet yönetiminin köşe başları masonlar tarafından tutulmuştu.

   Türkiye Masonluğu ne olmuştu da 27 yıl aradan sonra kendini yok etme kararı almıştı. 4 gün sonra gerçek ortaya çıkmıştı. Masonlar kendilerini feshetmemiş, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK tarafından mason locaları kapatılmıştı. 14 Ekim 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi’nin “TÜRKİYE’DE, MASON LOCALARI BİR EMİRLE KAPATILDI” başlıklı haberinde olayın perde arkası şu şekilde aktarılıyordu:

   “İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NDAN VERİLEN BİR EMİR ÜZERİNE TÜRKİYE MASON LOCALARININ FAALİYETLERİNE NİHAYET VERİLMİŞTİR. YÜKSEK MAKAMIN EMRİ İLE TÜRKİYE MASONLUĞUNUN İSTANBUL, ANKARA, İZMİR, EDİRNE, MUĞLA, GAZİANTEP VE ADANA’DA BULUNAN MÜTEADDİD LOCALARI KAPANMIŞ, BUNLARIN EMLAKİ HÜKÜMETE İNTİKAL ETMİŞTİR.”

   Cumhuriyet Gazetesi’nin haberinde sözü edilen yüksek makam dönemin Cumhurbaşkanı MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ten başkası değildi. İşin ilginç yanı ise ATATÜRK’ün Mason localarını kapatma emrini, Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya vermiş olmasıydı. Mason İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Atatürk’ü bu tarihi kararından vazgeçirmeye çalışsa da başarılı olamamıştı.

   Şükrü Kaya, Türkiye Yüksek Şurası adına Doktor İsmail Hurşit, Türkiye Büyük Locası Büyük Üstadı Muhittin Osman Omay ve bir gUrup masonu İçişleri Bakanlığı’na çağırır ve Atatürk’ün kesin kararını bildirir: “Mason Locaları kapatılıp çalışmalarına son verecekler ve malvarlıklarını halk evlerine aktaracaklardır.''

   ATATÜRK, yakın arkadaşlarıyla istişare ettiği mason localarının kapatılmasıyla ilgili düşüncelerini ilk olarak 1935 yılında gündeme getirdi. İttihat Terakki Cemaati içerisindeki masonların Türkiye’ye verdikleri zarar herkes tarafından bilinmekteydi. İttihat Terakki’yi yakından tanıyan Atatürk, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri locaları kapatmayı düşünüyordu. Dönemin Van Milletvekili İbrahim Arvas, hatıralarında Atatürk’ün masonlara yaklaşımını şu şekilde ifade ediyor:

   “MUSTAFA KEMAL’İN SEVMEDİĞİ İKİ ZÜMRE VARDI. BİRİNCİSİ DÖNMELER, İKİNCİ İSE MASONLAR.”

   Bir gün eski Adliye Vekili Mahmud Esat Bozkurt’u çağırdı. Kendisine masonların taksimat, teşkilat, ahvalini bildirir bir kitap verdi.

   “BUNU, GÜZELCE MUTALAA ET, BİR TAKRİRLE HALK PARTİSİ GURUP BAŞKANLIĞINA VER, GURUPTA, BUNLARA ŞİDDETLİ HÜCUM YAP VE GURUPÇA KAPANMASINA DALALET ET. SENİN DE, BU İŞTE BÜYÜK ŞEREF PAYIN OLACAKTIR.” dedi.

   Gurup danışmanı Mahmut Esat Bozkurt, riyaset makamına bir takrir verdi ve takririnin okunmasını reisten rica etti. Hülasası şöyleydi:

   “MASONLUK; KÖKÜ DIŞARIDA BİR YAHUDİ TARİKATINDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR, MEMLEKETİMİZDE BUNUN NE İŞİ VARDIR? BUNU DA GURUP KARARIYLA KAPATALIM…” Ertesi hafta, Recep Peker geldi ve kürsüye çıkarak şu müjdeyi verdi:

   “ARKADAŞLAR; YARINDAN İTİBAREN, TÜRKİYE’DE MASONLUK KALMAMIŞTIR VE BÜTÜN LOCALAR KAPANMIŞTIR…”

   Salonda bir kıyamet koptu, alkışlar, bağırmalar “Kahrolsun Yahudi uşakları” sesleri tavanları çınlatıyordu. Şükrü Kaya ve arkadaşları sırra kadem basmışlardı. Gurup dağıldıktan sonra, Dr. Mim Kemal’i öne katarak meclisteki masonlar toplu olarak Reis-i Cumhur’a gitmişlerdi. Mim Kemal Reis-i Cumhur’a hitaben:

   “EFENDİMİZ BİZ ZATEN MAİYET-İ DEVLETİNDEYİZ, FAKAT SİZ MEŞRİK-İ AZAM’IMIZ OLURSANIZ, BİR PERVANE GİBİ ETRAFINIZDA DÖNÜP DOLAŞIRIZ” demiş.

   Reis-i Cumhur:

   “PEKİ BİR ŞEY SORACAĞIM, BANA CEVAP VERİNİZ DE SONRA… SİZ, AVRUPA’DA HANGİ LOCAYA BAĞLISINIZ VE MEKTUBUNUZUN İSMİ NEDİR?”

   “BİZ CENOVAYA TABİİZ VE REİSİMİZ BARCA MİŞON CENAPLARIDIR.” demiş.

   Bunun üzerine küplere binen Mustafa Kemal Paşa onlara hitaben:

   “HAYDİ DEFOLUN BURADAN, CEHENNEM OLUN GİDİN. YAHUDİ UŞAKLARI!

   BENİM MİLLETİM, BANA KAHRAMAN SIFATI VERDİ. BEN, SİZİN GİBİ BİR ÇİFT YAHUDİYE UŞAK MI OLACAĞIM? BU GECE SABAHA KADAR TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN LOCALARI KAPATMADIĞINIZ TAKTİRDE, YARIN TEŞKİL EDECEĞİM, DİVAN’I HARB-İ ÖRFİ’YE HEPİNİZİ VERİR VE ASTIRIRIM. HAYDİ DEFOLUN KARŞIMDAN.” diyerek onları kovdu, onlar da yıldırım telgraf ve telefonlarla vaziyeti İzmir, İstanbul ve Adana’ya bildiriler ve sabah olmadan hepsini kapanma kararlarını getirip, henüz sofrasından kalkmayan Reis-i Cumhur’a verdiler ve derin bir nefes aldılar. Reis-i Cumhur Mustafa Kemal bu suretle bütün mason localarını kapattı.” (İbrahim Arvas, tarihi hakikatler, s.71-72)

   YIL 1948; İSMET PAŞA İLE, LOCALAR TEKRAR AÇILIYOR !

   İSMET İNÖNÜ’NÜN ALDIĞI ANİ BİR KARARLA, 5 ŞUBAT 1948 YILINDA TÜRKİYE MASON DERNEĞİ’NİN KURULMASI İLE ATATÜRK’ÜN EMRİ İLE KAPATILAN MASON LOCALARI, İNÖNÜ’NÜN EMRİ VE CELAL BAYAR’IN DESTEĞİ İLE TEKRAR FAALİYETE GİRMİŞTİR. MASONLAR AÇTIKLARI DAVALARDA, HALKEVLERİNE DEVREDİLEN TÜM MAL VARLIKLARINI TEKRAR ELE GEÇİRDİLER.

   5 Şubat 1948 tarihinde “Türkiye Mason Derneği” ismi ile İstanbul Valiliği’ne yapılan başvuru kabul edildi ve masonlar, bu tarihten sonra resmen faaliyete başladılar. Locaların 13 yıl aradan sonra açılması, uyku döneminde olan masonlar tarafından sevinçle karşılandı. Bu sevinçlerini kendi kontrollerindeki gazetelere tam sayfa ilanlar vererek duyurdular. Atatürk tarafından kapatılan mason localarının tekrar açılışını İbrahim Arvas anılarında şöyle anlatıyor:

   “İSMET PAŞA’NIN, REİS-İ CUMHURLUĞU SIRASINDA, KANUN-U MAHSUS İLE LOCALAR KAPANMADI DİYE MASONLARIN MÜRACAATI ÜZERİNE TEKRAR LOCALAR AÇILIP FAALİYETE BAŞLADILAR. VE 1952′DE İSE ATATÜRKÇÜ GEÇİNEN VE ONUNLA İFTİHAR EDEN CELAL BAYAR DA, AHMET GÜRKAN’IN TEKLİF ETTİĞİ MASON LOCALARINI KANUNLA PEKİŞTİRDİ. TABİİ BU AMELİYEYİ MECLİS YAPTI FAKAT BU MÜZAKERELERİN DEVAM ETTİĞİ ÜÇ CELSE ZARFINDA CELAL BAYAR REİS-İ CUMHUR LOCASINA GELEREK KONUNUN MÜZAKERELERİNİ SONUNA KADAR TAKİP ETMİŞTİR.”

                                                                                                          TC Alev Özen

   Yayının oluşturulma tarihi: 23 Temmuz 2013 

   Bugün: 8 Eylül 2013, Kuvayı Milliyeci

Category: , , ,

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum