"Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimlerini benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.

Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç: ''Polis, henüz devrim ve Cumhuriyetin polisi değildir." diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek: ''Demek, adliyeyi ıslah etmek, yönetim şekline göre düzenlemek lazım.'' diyecek. Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte; bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek.

Diyecek ki: "Ben; inanç ve düşüncemin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Başbuğ Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK

BİRAZ DA SOMUT ÇÖZÜMLERDEN SÖZEDELİM

Unknown | 13:57 | 0 yorum

 

''Erdoğan ve AKP sonrası TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin silkelenip, tekrar dirilip, dikilip, sağlıklı ve kalıcı bir biçimde hayata döndürülebilmesi için ve hatta tüm ezilmekte olan, çok hızlıca köleleştirilen dünya halklarına da emsal oluşturulabilmesi için, acilen atılması gereken bir dizi temel adımlar var. Bunun için ülkemizin ve vatandaşlarımızın her kesiminin ahenk içinde bu temel adımların şemsiyesi altında birleşip kenetlenmeleri gerekmektedir.

   Bu ne bir “sağ” meselesidir, ne de “sol”. Her iki kavram ortak düşmanımızın hayali ürünüdür. Yüzyıllar boyunca büyük başarı ile uyguladıkları bu “böl, çarpıştır, (kar et) ve ele geçir” kandırmacasının ürünü olan bu iğrenç “şablon”ları, aslında bizleri (yani tüm insanları) izleyip kontrol etmek amacıyla yaratmış oldukları ”Sosyal Medya” ve serbest internet bilgi akımı sayesinde ortaya dökülmuştür ve kendi yarattıkları silah kendilerine karşı kullanılır hale dönüşmüştür.

   Halkımızın her kesiminden milyonların koro halinde “Her Yer Taksim, Her Yer Direniş” diye sokaklarda haykırmaları ve ortak öfkelerini dile getirmeleri, ilk başlarda çok işlevsel olmakla birlikte, şayet zafer sonrası atılacak somut adımlar belirlenmemiş ise, maalesef bir noktadan sonra etkinliğini yitirip, vızıltıya dönüşme tehlikesine girecektir. Sahadaki duman ve sis kalktığında, bir millet olarak ne yapmamız gerektiğini hava halen pusluyken belirlemek ve bu koşullar üzerinde hemfikir olmak zorundayız. Aksi taktirde, bizim dolduramadiğimiz boşlukları bizim aleyhimize düşman dolduracaktır, zaptedemediğimiz kaleleri onlar işgal etmeye devam edeceklerdir.

   Aşağıda sıralanan adımların bir öncelik sırası yoktur, keza çoğu “eş zamanlı” olarak hayata geçirilmek durumundadır:

   1) F-tipi, polis teşkilatı derhal lağvedilmeli, yeniden yapılandırılmalıdır. Bu süre boyunca ordu / jandarma devreye girip asayişi sağlamalı, vatandaşı ezmek yerine korumalı ve kollamalı ama yönetime dahil olmamalıdır. Yeni polis adayları yoğun psikolojik testlerle mesleğe uygunlukları tıbben ölçülerek seçilmeli ve akabinde öncelikle yurttaşlik görevleri konusunda eğitilmelidir. Özelleştirilmiş taşeron emniyet güçleri ortadan kalkmalıdır.

   2) “Özel TV” adı altında (Amerika elemanı) Turgut Özal ve sonra da Tansu Çiller zamanı ülkemize sinsice yerleştirilmiş olan bu sansür ve yalan makinaları yoğun denetim altına alınıp şeffaflaştırılmalıdır.

   3) Özellikle yabancı menşeli “NGO” şirketletlerin; özel taşeron teşkilatlarının faaliyetleri derhal dondurulup, denetim altına alınıp, şayet uygunsa, “milli”leştirilmelidir aksi taktirde kapatılmalıdır.

   4) MONSANTO ve BECHTEL başta olmak üzere, bu gibi, ülkemize ve dünyamıza tarif edilemeyecek boyutlarda zarar vermekte olan ve dünya halklarını köleleştirmek göreviyle faaliyette bulunup dünyanın her köşesine yaymakta oldukları “İsrail tohumları”yla insanoğlunu zehirleyen; ve gökten yağan, (hayati önem taşıyan) içme sularımızı kendi zimmetlerine geçirmeyi hedefleyen bu “emperyalist Ağa”ların global, mega uzantıları olan, bu gibi şirketlerin öncelikle Türkiye sınırları içerisinde faaliyetleri derhal engellenip durdurulmalıdır. Bu gibi şeytani oluşumlar zaman kaybetmeksizin tasfiye ve sınır dişi edilmelidir.

   5) “AKP” adı altında devletimizin ve milletimizin içine sızıp yerleşen, tüm varlığımızı ve geleceğimizi gasp etmek amacına hizmet edip bu dogrultuda üzerimizde tekel kuran, karanlık Emperyalist odaklarin emriyle, özellikle son 11 yıl boyunca, sözde “özelleştirip” milli varlıklarımızı, yani limanlarımızı, bankalarımızı, telekom’larımızı, demir çelik fabrikalarımızı, ormanlarımızı, madenlerimizi gasp edip yabancı odakların himayesine sunan, peşkeş çeken vatan hainlerinin bu emellerini terse çevirip derhal meşru sahiplerine, yani Türk Milleti’nin himayesine geri kavuşturmakla yükümlüyüz. Bu doğrultuda, gerektiği yerde alımlarında ödenen gülünç bedelleri gayri meşru “sahiplerine” iade ederek geri satın almaya mecburuz. Bu kaçınılmaz.

   6) Bankacılık sistemimiz, derhal “milli”leştirilerek, para basma yetkisi ve kredi oluşturma mekanizması, dünyamızı kanlı pençelerinin içinde tutup kontrol eden Emperyalist odakların tekelinden kopartılarak millileştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Sıralama yapmak durumunda olursak, bu hamle 1′inci derecede önem taşımaktadır. Bu, aynı zamanda düşmanın en şiddetle karşi koyacaği koşuldur çünkü bu havadan para basıp tüm dünyayı borçlandırıp esir alma ayrıcalığı, yüz yıllar boyunca bu kan emici sülüklerin atar damarlarını oluşturmuştur. ABD başkanları Abraham Lincoln ve John F. Kennedy ve Rus Çarı Nikolas ve tüm ailesi dahil bir çok dünya lideri bu yüzden bu odaklarca katledilmişlerdir.

   Bugünkü dünya sahnesinde (şayet en tepeye çöreklenmiş olan Rothschild ve Rockefeller ailelerini saymazsak) çok yakın geçmişte komşu Yunanistan’ı batıran kurmaylarından, Goldman Sachs firma ve ailesini incelememiz yeterli olur.

   7) “Politikacılık”, bir çıkar kapısı ve bir “meslek” konumundan çıkartılmak zorunda. Milletimizin gelecekteki vekilleri, yöresel halklar tarafından, yani kendi içlerimizden seçilen kişiler tarafından “vatanı görev” yaparcasına, dönüşümlü olarak, 6 ay-1 yıl süresince uygun bir maaş karşılığında denetlenmelidir. Artık Batı tezgahı olan “multi-parti sistemi” adı altında faaliyet gösterip Emperyalist guç odaklarına hizmet eden, halka kendilerini birbirine muhalifmiş gibi tanıtıp oyalayan, kandıran, danışıklı dövüş yapan unsurların maskeleri düşürülerek tasfiyelerini sağlamak kaçınılmaz oön-şarttır. Kişisel menfaatleri doğrultusunda kendilerine ömür boyu ve yüksek maaş bağlayan, dokunulmazlıklar arkasına sığınan, kendilerine halka verilmeyen her türlü imtiyazı sağlayan bu “parazit” kitle ortadan kalkmak zorundadır.

  8) AKP tarafından hazırlıkları yapılmakta olan ABD tipi başkanlık ve eyalet sistemine dayalı, gücü tek merkezde toplamayı hedefleyen kölelik sisteminin iptali ile kalınmayıp, Turgut Özal döneminde yürürlüğe sokulan ve bir milletin varoluşunun temelini oluşturan T.C. Anayasa’mızı delik deşik edip kevgire çeviren sinsi ve suni “Kanun Hükmünde Karanameler” zararları ve sakıncaları incelenerek gerektiği şekilde tez biçimde iptal edilmelidir.

   9) Karanlık, emperyalist güçler tarafından sahte, düzmece kanıtlar ve şahitlerle Silivri ve diğer yörelerimizde zindanlara tıkılan gerçek vatansever Türk Ordu mensuplarımız, yazarlarımız, gazetecilerimiz vb. derhal serbest bırakılmalı ve arzulayanlar gerektiği şekilde en kısa zamanda görev başına dönmelidir.

   10) Gerçek anlamda tamamen birbirinden bağımsız ve birbirini dengeleyip denetleyen bir Yasama-Yürütme-Yargı sisteminin yeniden oluşturulup şu an mevcut olan iktidarın sahte, partizancı, faşist sistemi derhal lağvedilmelidir. Dördüncü ve en önemli denetim organı olan “gerçek, şeffaf ve bağımsız bir medya”nın oluşumu özenle sağlanmalıdır. Hiç bir özel şirket yada kuruluşun “toplam medya piyasası” içerisinde hisse payı asla yüzde beş (%5)’i geçmemeli; buna asla izin verilmemelidir.

   11) “Anonim Şirket” adı altında sahiplerini işledikleri suçlardan her hangi bir sorumluluk taşımaktan koruyan, kötülük yapanların ardına saklanıp gizlenecekleri her türlü suni ve yapay ticari istem ve araçlar (OffShore şirketler dahil) derhal ortadan kaldırılmalıdır. Her vatandaş ve şirket sahibi, aldiği kararlardan, işlediği insanlık ve doğayı katletme suçlarından bizzat sorumlu tutulup, afişe edilerek Türk milletine hesap vermelidir. Tüm ihaleler şeffaf ve halka açık bir ortamda gerçekleştirilmelidir, isteyen katılabilmelidir.

   12) Halkımıza, genç yaştan başlayarak gerçek bir eğitim verilecek, dünya düzeni, kimler tarafından ve nasıl çalıstırıldığı öğretilerek, özellikle yurttaşlık ve çevre bilinç ve sevgisi aşılanmalıdır. Özellikle emperyalizme karşı ve ebedi özgürlük uğruna kendilerini ve vatanlarını nasıl koruyacakları öğretilmelidir.

   13) Türkiye’miz gibi, kıskaca alınıp ezilip sömürülmekte olan tüm diğer ülkeler ile dayanışma içerisine girilip, işbirliği, tecrübe ve bilgi alışverişi yapılmalıdır. Emperyalizmin pençesinden sıyrılabilen diğer toplumlarla kader birliği yapılıp her türlü karşılıklı destek alınıp verilmelidir.

   14) AKP döneminde yaratıcı (ve saçmasapan) isimler altında oluşturulan her türlü sömürücü ve
haksız vergilendirme, ceza, harç vb., derhal geçersiz kılınmalıdır.

   15) Milletimizin, vatandaşlarımızın izlenmesi, fişlenmesi, köleleştirilip takibe alınmasına yönelik uygulanmakta olan “özel kimlik numaraları, MOBESE kamera sistemleri, OGS, HGS gibi RFID araç çipleme sistemleri, cep telefonlarına zorunlu olarak yerleştirilen GPS takip yazılımları derhal tasfiye edilip ortadan kaldırılmalıdır. Vatandaşların özgür olma ve özelini koruma haklarına yeniden kavuşmaları sağlanmalıdır. İnternet ve Sosyal Medya üzerindeki baskı ve sansür derhal kaldırılmalıdır.

   16) Son 12 yıl boyunca vatanımıza, milletimize ve doğamıza kasıtla, sistematik bir biçimde zarar veren her şahıs belirlenip, işlemiş oldukları bu suçlardan dolayı halk önünde hesap vermelidir.

   Bu “liste” burada bitmiyor, fakat yukarıda sıralanan maddeler, gerçek ve kalıcı bir bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulabilmesi için mutlaka uygulanması gereken temel unsurları oluşturmalıdır. Bu listedeki maddelere ilaveler ve gerekirse düzeltmeler yapılabilir.

   Bu arada, batılı global ağaların “gelişmek, büyümek ve ilerlemek” gibi uydurma kelimeler kullanarak dayatmakta oldukları, talan ve yok etme üzerine kurulu kanserli sistemlerini bir an evvel yıkıp yerküremizi acilen tedavi altına alıp, onarıp kurtarmamız şarttır. Bu doğrultuda halkın özüne dönmesini sağlamak en uygun adım olacaktır. Tanrı bizi bu dünya’ya getirdiğinde özgür ve mutlu yaşayabilmemiz için gereken herşeyi vermiştir. Bunların en başında ORGANİK GIDA ve TEMİZ SU gelmektedir. İşte bu nedenle şeytani emperyalist odaklar bu iki temel “olmazsa olmaz” doğal kaynagı tekelleri altına almayı hedefleyerek tüm dünya halklarını ebediyen köleleştirmek amaciyla (başta MONSANTO ve BECHTEL gibi uzantılarını dünyamızın her bir köşesine kanser gibi yaymaktadırlar, insanoğlunu GMO İsrail tohumlarına boğup zehirlemektedirler.

   İŞSİZLİK ve AÇLIK sahte ve sun’i kavramlardır. Tanrının yarattığı bu güzelim dünyada kimsenin bağımlı, işsiz ya da aç olmasına gerek yoktur. Bunların var olmalarının tek sebebi bu durumları bizzat yaratan emperiyalist tekellerdir. Yeterki her vatandaş çalışkan olsun, toprağı sulayıp (gerçek) tohum serpsin, ne bir daha aç kalırız, ne işsiz oluruz ne de hiç bir güce bağımlı… Geriye sadece mutlu ve hür nesiller yetiştirmek kalır. Haydi Türk Milleti, gözlerimizi biraz daha açalım, bu sinsi düşmana burada ve şimdi DUR! diyelim.''

Cem Hayrullah Özbudun

   “Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler!

   Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa artık millet olmuştur
   Sakın kurtarıcı bekleme‚ yoksa sana karşı olan vazifemi yapamadım sayarım.

   Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medeni alem, az zamanda, bir kere daha tanıyacaktır.”

Gâzi Mustafa Kemâl ATATÜRK 

Dipçe: https://www.facebook.com/photo.php?fbid=10152007882608242&set=a.10151959501778242.1073741824.816253241&type=1&theater 

Yayının oluşturulma tarihi: 25 Haziran 2013 

Bugün: 26 Ağustos 2013, Kuvayı Milliyeci

Category:

Ne Mutlu Türk'üm Diyene!:
Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak Dünya'ya gelmemdir. Her Türk ferdinin son nefesi, Türk Milleti'nin nefesinin sönmeyeceğini, onun ebedî olduğunu göstermelidir.

0 yorum