29 Ağustos 2013 Perşembe

Bir doktorun gözünden; Gezi olayları


   Kalp ve damar uzmanı bir doktorun paylaştığı bir yazı...

   İşim nedeni ile türlü zorluklarla karşılaştığım olmuştur. Bu zorlukları alt etmek zorunda kaldığım, hayalime bile gelemeyecek sorunları aşmaya çalışan insanların savaşımına tanık olduğum olmuştur.

   Ancak dün akşam, saat: 20:00'dan, sabah saat: 05:00'a kadar yaşadıklarım, yaşamım boyunca her ne olursa olsun, kare kare gözümün önünde kalacak ve bu uğurda öç alma zamanı geldiğinde bir an bile tereddüt etmeyeceğim. Dün akşamdan belleğime kazınan kareler. Anımsanma sırası ile...

1. Saat: 19:30 civarı, savaşa hazırlanan polislerin sırıtarak sigara içtiklerini,
2. İlk gaz sıkma sonrasında, herkese: "Sakin olun!" diyerek ''vicks'' veren sarı saçlı kızın sesini ve kararlı duruşunun ardındaki tedirginliğini,
3. Divan otelinin arkasındaki parkta, duvarın köşesine sinmiş, annesini kaybetmiş 6-7 yaşlarındaki çocuğun görüntüsünü ve çocuğu sadece Divan Otel'e bırakabilmiş olmamın verdiği üzüntüsünü,
4. Akşam yürüyüşünde gaz bombalarına yakalanmış Osmanbey'deki 5 teyzenin, bir ameliyat maskesi ile kendilerini koruma çabalarını ve verdiğim gaz maskesini aralarında "Sen al, sen al." şeklinde birbirlerine vermelerini,
5. Talcidli suyu yüzüne boca ettiğim mavi kısa kollu giysili gencin bağırışını,
6. Teşvikiye sokaklarında, beni, 10 dk boyunca kovalayan çevik kuvvetin ayak seslerini,
7. Divan otelin dış revirinde, kolu kesilmiş bir kızın kolunu, malzeme yokluğundan dikemediğim için, zımba ile kesiği kapatmaya çalışırken, bacağımı coplayan çevik kuvvetin yüz ifadesini,
8. Hasta masasında yarı baygın yatan kolu kesik olan kızın, yüzüne sıkılan biber gazını,
9. Mecidiyeköy'de, 100 ya da 150 kişilik çevik kuvvet ekibinin yemek yiyişini,
10. Cevahir'in önündeki metro durağından çıkan ve çapraz ateşe başlayan çevik kuvvet polislerini,
11. Osmanbey metrosuna sığınan yaralıların çaresiz hâli ve oradaki doktorun çırpınışını,
12. Osmanbey metrosunda, basınçlı su(?) ile kolları 2. derece yanık olmuş gencin soğuk kanlılığını,
13. ''Nişantaşı City's'''in önünde hazırlıksız yakalandığım gazdan sonra, iki koluma girip beni apartman boşluğuna güvenli bir yere çeken, sonra da gözlerimi sağlığına kavuşturmaya çalışan ve maskelerini benimle paylaşan 20 ya da 25 yaşlarındaki iki kızı asla unutmayacağım.

   İşte bunlar, benim, 16 Haziran 2013 günü yaşadıklarım. Toplam 4 revirde bulundum ve hepsi dağıtıldı. Sayamadığım kadar yaralı gördüm ve iyileştirmeye çalıştım.

   Ben insanım, özgür bir insanım. Ben demokratım, cumhuriyet çocuğuyum. Ben; Atatürk öğretmenlerinin, Atatürk yargıçlarının torunuyum; ATATÜRK çocuğuyum.

   Korku zâten yoktu içimde, sadece tedirginlik vardı. Ama artık, o da kalmadı. Bundan sonra; her yol direniş, her yol özgürlük, her yol zafer!

Yayının oluşturulma tarihi: 16 Haziran 2013 

Bugün: 29 Ağustos 2013, Kuvayı Milliyeci

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder